Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İslam Sekülerizm ve Geleceğin Felsefesi

M. Nakib El Attas

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
tabiat âlemi; manevî anlamından ve sembolik izahından soyulup kökeni ve hakîkati salt doğal güçlere indirgenerek, sâfî natüralistik ve rasyonel düzlemde tanımlanmaktadır. günümüzde gerçeğin kavranabilmesi konusundaki bayraktarlığı elinde tutan seküler bilimin kafası yalnızca zaman-mekân sistemindeki olgular ve nesnelerle haşır-neşirdir. kendileri yegâne hakîkat, tek gerçeklik olarak gösterildiklerinden ve bunların ötesinde onları aşan ve de kapsayan bir başka hakîkata imkân tanımadıklarından, nesneler, olgular ve bunlar arasındaki ilişkilerin hakîkatına varma yolculuğunun nihai ve tam bir sona varması mümkün değildir. sonsuza dek nesneler, olgular ve bunlar arasındaki ilişki ve kavramlar labirentinde dolaşıp dururlar.
Müslüman-yani nefsinde Ahd'i kabul ve tasdik eden kişi- hiçbir zaman yalnız değildir. Çünkü Allah'ın Kur'ân-ı Kerim'deki âyetlerini sürekli okumak ve üzerlerinde düşünmek ibadetiyle aslında kendi konumuna bir baktığında kendisinin Tanrı'sıyla, Yaratıcısıyla, Rabbıyla -ki onu daima anar (zikr) ve onunla yürekten gelerek konuşur (münacât)- ne kadar yakın olduğunu hisseder. Böyle bir insan kendi özünü bizzat kendisiyle özdeşleştirir ve nihai gayesini bilir. Kendi içinde emniyettedir ve çıldırtıcı mutlak yalnızlığın çığlıklarından ve korku ve endişenin boğucu şiddetinden azâdedir.
Sayfa 109
Reklam
Müslümanlar içerisindeki sahte liderler, orijinal Islâm yazısını değiştirmeye, westernize etmeye sebep olmaktan fiilen sorumludurlar. Bunlar İslâm alfabesini yavaş yavaş, İslâm'in kaynaklarından, kendi İslâmî ıstılâhâtından ve diğer Müslüman halkların dilleriyle kavramsal irtibatından kopardılar. Bu gibi kimseler, dilde Batılılaşmadan, dildeki semantik ve ıstılâha ait karmaşadan da sorumludurlar. Bu sayede İslâm ve İslâmî dünya görüşüyle ilgili bir sürü önemli kavram netliğini kaybetti ve anlamsız hale geldi.
Sayfa 144
Modernistler, yanlış bir şekilde özellikle tasavvufu Müslümanların dejenere olmasının nedeni olarak takdim ederlerken, gerçekte onlar tasavvufu anlayacak ne fikri kapasiteye ne de ruhî derinliğe sahip değildiler. Anlamadıkları bir şeyi kötülediler. Cahilce, tasavvufun İslâm'a yabancı olduğunu ve her ne yönden bakılırsa bakılsın bozulma ve inhitatın tohumlarının onda olduğunu söylediler. Aslında tasavvufun İslâm'ın ayrılmaz bir parçası olduğunu göremeyecek denli kördüler.
Sayfa 139
Bizim anladığımız metafizik, yalnızca tefekkür ve zihinsel akıl yürütmeyle alakalı bir varlığın, bir mâhiyyetin bilimi değildir. Bilakis tefekkür ettiğimiz bu Varlığa, bu mâhiyyete karşı yapacağımız amelî ibadetler ve vahyolunan şerî'atın açık öğretisine samimi teslimiyet aracılığıyla kazanılacak bilgiye dayalıdır.
Sayfa 50
Sekülerleşme bir bütün olarak tamamen gayri Islâmî bir dünya görüşünün ifadesi olmakla kalmayıp İslâm'a da karşıdır. Bu yüzden İslâm, sekülerleşmenin açık ya da kapalı her türlü tezâhürünü ve nihai olarak varmak istediği gayeyi kesinlikle kabul etmez. O halde Müslümanlar bunu kendi içlerinden ve nerde görürlerse derhal kovmalıdırlar. Çünkü o gerçek inancı (iman) öldürücü bir zehir gibidir.
Sayfa 65
Reklam
Yüce Allah, hiçbir zaman insanla bağlantısını kesmez ve lütfu, ihsanı ve hayrı ile daima ona doğruyu gösterir.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.