Allah Kur'an-ı "Âyetleri iyiden iyiye düşünülsün, temiz akıl sahiplerince ibret alınsın" diye bir ilim irfan kaynağı olarak göndermiştir.
Bunun için İlk Müslümanlar hem öğreniyor, hem de ibret alıp uyguluyorlardi. Teyp veya papağan durumuna düşmek istemiyorlardı. Beş âyet ezberlemişlerse, mânasını iyice anlayıp uygulamadan diğerlerini ezberlemeye yanaşmiyorlardı. İbn-i Ömer güçlü hafızası ve zekasına rağmen Bakara suresini ezberlemek için tam sekiz sene beklemişti. Onların dünyasında bilinen, ezberlenen şey yaşanan gerçekti . Hem öğreniyor, hem uyguluyorlardi. Bunun içindir ki Bakara ve Âl-i İmran suresini bilenler bile onların gözünde çok büyüktü, değerliydi. Bu anlayışve bu duyguyla öğreniyor, öğretiyorlardı.
Sahip bin Abbad kitaplara o kadar düşkündü ki Sâmani hükümdarı ona sarayında yüksek bir mevki vaadrettiği halde kitaplarını bırakıp gitmedi, onları dünyanın en yüksek makamlarına tercih etti.
İslam ilminin astronomi ilmine tesiri öylesine büyük olmuştu ki bugün parlak yıldızların bütün dünyada kullanılan isimleri umumiyetle Arapçadir. Hâlâ kullanılan astronomik terimlerin de birçoğu İslam kaynaklıdır.