Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İslam’ın Klasik Çağında Felsefi Bir Sorun Olarak Siyaset

Hasan Aydın

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Gazali’ye göre, hikmet ehli âlimler, şu dört şeyi, sultan için farz saymışlardır: a. Memleketini borç yükü altına sokmamak, varsa kurtarmak. b. Akıllı kimseleri yanında tutarak ülkesini mamur etmek. c. Salih insanların, hikmet ve tecrübe sahibi kimselerin hak ve hatırlarını korumak. d. İdari işlerde, hoş karşılanmayan, çirkin işlerden uzak durmaya gayret göstermek.
Sayfa 109 - Elis YayınlarıKitabı okudu
ARİSTOTELES: İnsani erdem bedenin değil, ruhun bir erdemi olduğuna göre, ‘nasıl göz doktoru gözleri tedavi etmek için bedenin bütününü bilmesi gerekiyorsa, siyaset adamı da ruh konusunu bilmeli. Hele siyasetin tıptan daha değerli ve daha iyi olduğuna bakılırsa, daha çok bilmelidir.
Sayfa 122 - Elis YayınlarıKitabı okudu
Reklam
GAZZÂLÎ: Ömrüme yemin ederim ki! Fıkıh ilmi dünya ile alakalı olduğu kadar din ile de alakalıdır. Lâkin din ile alakası, dünya vasıtasıyladır. zira dünya, ahiretin tarlasıdır. Din, dünya ile tamamlanır. Din ile sultanlık [devlet idaresi] arkadaştır, ikizdir. Dîn asıl [kök]’dır, padişah [hükûmet] onu korur. Kökü olmayan yıkılmaya mahkûm olduğu gibi korunmayan temeller de yıkılır, yok olur.
Sayfa 92 - Elis YayınlarıKitabı okudu
İnsan faal akılla hem akılsal yönüyle hem de tahayyül yetisi aracılığıyla ilişki kurabilir. Birinci yol özlerin, gerçekliğin ‘nasılsa öyle’ kavranmasını (felsefe), ikinci yol gerçekliğin duyusal ‘semboller ve misaller’ yoluyla tahayyül edilmesini içerir (din/mille).
Sayfa 51 - Elis YayınlarıKitabı okudu
Akli ve dinî siyaset arasındaki en önemli fark, dinî siyasetle yönetilen toplumlarda kanunların halk tarafından içselleştirilebilme özelliğidir. Akli siyasetin hâkim olduğu toplumlarda kanunlar insanlara dıştan bir zorlama ile etki ederler. Oysa vahyin belirleyici olduğu dinî siyasette insanlar kendi içindeki (manevi ve vicdani) müeyyideye tabi olurlar yani kendi kendilerinin hâkimidirler. İbn Haldun gerçek anlamda böyle bir rejimin İslam dünyasında yalnızca Hz. Muhammed ve Dört Halife döneminde uygulanabildiğini söylüyor. Bu değerlendirme kendisinden dört beş asır sonra dinî devlet modelinin en ideal şekline örnek olarak, J. J. Rousseau tarafından da dile getirilecektir.
Sayfa 196 - Elis YayınlarıKitabı okudu
İbn Haldun, tarihi, yüzeysel (zahiri) ve içsel (bâtıni) tarih olarak ikiye ayırır. Dışsal yüzeysel tarih, ‘eski zamanlardan, devletlerden ve önceki çağlarda meydana gelen vakalardan haber vermekten daha fazla bir şey’ değilken; içsel yönüyle tarih, ‘düşünmek, hakikati araştırmak ve olan şeylerin (vekayiin) sebeplerini bulup ortaya koymaktır.’ Yani bu yönüyle o gerçek felsefi bir bilimdir, toplum ve tarih felsefesidir, onun tabiriyle umran bilimidir.
Sayfa 183 - Elis YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Din ve felsefe dayandıkları bilgi türü açısından farklıdırlar. İbn Rüşd’e göre din, ilahî vahyin, felsefe ise insan aklı ve tecrübelerinin ürünü bir bilgidir. Dinin amacı, dünya ve ahirette mutluluğa götürecek hakiki inancı ve eylemi öğretmek iken; felsefe, bütün varlıkların mahiyetini araştırır. Bu nedenle dinî dogmalar, teorik ve pratik bilimleri vermezler; ama içsel özleri, nazari ve amelî bilimlerin burhani sonuçlarıyla tümüyle uygundur.
Sayfa 160 - Elis YayınlarıKitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.