İslam Düşünce Tarihinde Yenilik Arayışları Kişiler, Fikirler, Akımlar

İslam'ın Yenilikçileri 1. Cilt

Recep İhsan Eliaçık

En Beğenilen İslam'ın Yenilikçileri 1. Cilt Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen İslam'ın Yenilikçileri 1. Cilt sözleri ve alıntılarını, en beğenilen İslam'ın Yenilikçileri 1. Cilt kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Mu’tezîlî olmasına rağmen tefsirine kayıtsız kalınamamıştır. ;)
Fahr-ı Harizm (Harizm’in gururu) olarak da ismi anılan Zemahşerî, takma ayaklı, koltuk değneğiyle dolaşan ve hayatı boyunca hiç evlenmemiş, kendini ilme adamış kudretli bir ilim adamıdır. Mekke’ye gittiğinde Araplara şöyle seslendiği rivâyet edilir: “Ey Mekke’nin Arapları! gelin atalarınızın dilini benden öğrenin!” Anadili Farsça olan Zemahşerî bir Arap dili ve edebiyatı üstadıdır. Nitekim ünlü tefsiri “Keşşaf” bunun en güzel delili olarak bütün İslâm dünyâsınca kabûl görmüş, Kur’an’ın dil incelikleri, i’caz ve nüktelerini öğrenmek isteyen talebeler yıllarca Keşşaf’ı medreselerde okumuşlar, ellerinden düşürmemişlerdir.
İSLÂM DÜŞÜNCE TARİHİNDE YENİLİK ARAYIŞLARI KİŞİLER, FİKİRLER, AKIMLAR - ŞUBAT 2011 - İNŞA YAYINLARIKitabı yarım bıraktı
Medeniyet yükselişlerinin güneşin hareketi istikametinde, Doğu'dan Batı'ya doğru hareket ettiği tarihen sabittir; Çin, Hind, İran, İslam, Avrupa ve Amerika... Şimdi insanlık yeni bir medeniyet kurmak için ya başka bir gezegene gidecek ya da Çin'den başlayarak yeni bir "tura" daha başlayacaktır. Oysa dünyadan çekip gitmek veya kendini tekrar etmek yerine, yeni medeniyetin, bütün insanlık tarihinin hülasasını çıkararak "küresel senteze" ulaşması daha mantıklıdır.
İSLÂM DÜŞÜNCE TARİHİNDE YENİLİK ARAYIŞLARI KİŞİLER, FİKİRLER, AKIMLAR - ŞUBAT 2011 - İNŞA YAYINLARIKitabı yarım bıraktı
Reklam
Ali Şeriâtî medeniyet târihinde milletlerin hep “bu dünyâ” ile “öbür dünyâ” arasında gidip geldiğini söyler. Şeriâtî’ye göre örneğin dünyâya dalmış Çinlilere Laotse gelmiş dikkatleri öbür dünyâya çekmiş, sonra Konfüçyüs gelmiş Çinlileri tekrar bu dünyâya yönlendirmiştir. Buda ve Mavahira da Hindlilerin dikkatlerini öbür dünyâya yönlendirmiştir. Kezâ Yunanlılar da Eflatun hakikatı göklerde ararken, Aristo yeri göstermiştir. Yunan filozofları dünyâyı sırf akılla kavramaya kalkınca İkbâl’in dediği gibi tecrübe ve deney ihmâl edilmiş, Yunan medeniyeti bir teorik felsefe medeniyeti olarak kalmıştır. Semavî dinlerin Peygamberlerinden sonraki gelişmelere baktığımızda da durumun aynı olduğunu görüyoruz; Hz. Mûsa’nın dünyevî karakteri daha bir öne çıkmış, İsrailoğulları bu karakteri iyice çığırından çıkararak Begoviç’in dediği gibi dünyâ görüşlerini tümüyle “bu dünyâcılık” üzerine kurmuşlardır. Hz. İsa buna tepki olarak uhrevî karakteri öne çıkarmış, ondan sonra da Hıristiyanlar işi çığırından çıkararak bütünüyle öbür dünyâcı bir ruhbanlık üretmişlerdir. Nihayet Hz. Muhammed gelmiş ve dengeyi yeniden kurmuştur. Begoviç’in tâbiriyle Muhammed, Mûsa ile İsa’nın, dünyevî ile uhrevî karakterin, kısaca Doğu ile Batı arasında İslâm’ın dengeli duruşunun adıdır.
İSLÂM DÜŞÜNCE TARİHİNDE YENİLİK ARAYIŞLARI KİŞİLER, FİKİRLER, AKIMLAR - ŞUBAT 2011 - İNŞA YAYINLARIKitabı yarım bıraktı
Cahiz ve İslâm’ın aydınlık çağının temellerinden bir kesit.
Tevhîd ve Adâlet Ekolü içinde Bişr bin Mu’temir’in yönelişi Eş’arî’yi, Semâme bin Eş’as’ın yönelişi Fârâbî ve İbn-i Sînâ’yı haber veriyorsa, Cahiz’in yönelişi de Harizmî’yi, Birûnî’yi haber vermektedir. Eş’arî Mu’tezîle’nin akılcı metodunu geleneği savunmak için devâm ettirmiştir. Fârâbî, İbn-i Sînâ gibileri bu akılcılıktan felsefî bir düşünüş sistemi çıkarmışlar, Harizmî, Birûnî, Mesûdî, Râzî gibileri de akılcılığı felsefenin düşünce düzeyinde kalan tarzını deney ve gözleme dönüştürerek bilim ekolünün doğmasında kullanmışlardır. Müslüman akıl Mu’tezîle ile “savunma ve ispat”, Eş’arî’yle “tepki”, Felasife ile “teorik”, Bilimcilerle de “pratik” ürünlerini vermiştir. İşte Cahiz, Müslüman aklın felsefî kelâmdan bilimciliğe evrildiği dönemin sınırında duran kişilerin en önemlisidir.
İSLÂM DÜŞÜNCE TARİHİNDE YENİLİK ARAYIŞLARI KİŞİLER, FİKİRLER, AKIMLAR - ŞUBAT 2011 - İNŞA YAYINLARIKitabı yarım bıraktı
Peygamberden sonra hareketin içinden gelen birileri her şeye rağmen mîrâsı devâm ettirmeliydi. İlk günkü heyecanıyla değerleri yaşatmalıydı. İşte bu târihsel ve toplumsal zorunluluklar yenilikçi düşünce dediğimiz anlayışın doğmasını sağladı; mîrâs korunmalı, değerler kokuşmamalı, yürek temizliği devâm etmeli, çizgiden çıkılmamalı, değişen zamânlar ve kültürlere teslim olunmamalı, târihin gerisinde kalınmamalı, meydan okuyucu bir dinamizmle yola devâm edilmeliydi... Bu anlamda Hz. Ömer, Hz. Ali, Hz. Âişe, Abdullah bin Mes’ud, Ebû Zerr, Ammar bin Yâsir, Muaz bin Cebel gibi birçok sahabi, zamânın ilerlemesi, dünyânın değişmesi karşısında neler yapılabileceği üzerinde kafa yormaya başladılar. Bu tür sahabilerin ilmî ve sosyal gayretleri birçok yeni fıkıh ilkesinin belirlenmesine kaynaklık etti. “Rey, kıyâs, maslahât-ı mürsele, seddü’z-zerâyi, istihsan” gibi usûl-ü fıkıh ilkeleri işte bu “kafa yormaların” sonucunda ortaya çıkan metodlardır. Zîra bunlar yenilikçi fıkıh anlayışın temel taşları olan içtihâd ilkeleridir.
İSLÂM DÜŞÜNCE TARİHİNDE YENİLİK ARAYIŞLARI KİŞİLER, FİKİRLER, AKIMLAR - ŞUBAT 2011 - İNŞA YAYINLARIKitabı yarım bıraktı
İBN-İ HALDÛN (öl.808/1406)
“Ben Doğu’dayken de Batı’daki felaketleri yaşıyor gibiydim. Sanki varlığın dili sönüş, bitiş ve çöküşü haykırıyordu da ‘Yeryüzünün ve üzerindekilerin vârisi Allah’tır.’ diye cevap geliyordu çağrıya. Durumların tamamen değiştiği, şartların bambaşka olduğu zaman sanki yaratılmışlar kökünden değişir de evren tümüyle bir inkılaba uğrar. Sanki yeni bir yaratılış, yeni bir başlangıç, yepyeni bir evrendir bu!” (“MUKADDİME”)
İSLÂM DÜŞÜNCE TARİHİNDE YENİLİK ARAYIŞLARI KİŞİLER, FİKİRLER, AKIMLAR - ŞUBAT 2011 - İNŞA YAYINLARIKitabı yarım bıraktı
Reklam
62 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.