Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İspanya Yaşasın Ölüm

Nikos Kazancakis

İspanya Yaşasın Ölüm Gönderileri

İspanya Yaşasın Ölüm kitaplarını, İspanya Yaşasın Ölüm sözleri ve alıntılarını, İspanya Yaşasın Ölüm yazarlarını, İspanya Yaşasın Ölüm yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Bir zamanlar, bundan yedi yüzyıl önce, yaratıcılığın doyuma ulaştığı o çağda bütün bu uygarlık - kuleleri, dükkanları, pazarları ve ruhlarıyla- tanrısal bir birlikle çalışıyordu. Hepsi birden, evlerinin ortasında, tanrılarının gözlem kulesini, yani katedrallerini diktiler. Şimdi kuleler, dükkanlar, pazarlar ve ruhlar harap oldu; yalnızca kocaman, taştan ini kaldı yılanın."
Sayfa 38 - Can YayınlarıKitabı okudu
"Şu kocaman kiliseler Tanrı'nın gücünü değil, insanın gücünü, inancını, kibirini gösterir."
Reklam
İspanya!!!
"İspanya’nın bütün o parlak görüntüsü geliyor aklıma şimdi: Castilla ile Etremadura’nın susuz, ağaçsız ve baştan aşağı taşla dolu yüksek yaylası; Endülüs ile Valencia’nın portakal, limon ve muz ağaçları ile dolu güleç ve sıcak ovaları; uzun boylu, kuru erkekler, kokulu saçlarında kule gibi yükselen tarakları ve onların üstünde dalgalanan siyah şalları ile kadınlar; limonluklar, boğa güreşleri ve rengârenk panayırlardan yükselen uğultu; Cordoba ile Sevilla’nın gölgeli iç avluları ve kafesleri arkasından yükselen, sırf acı ve ölümden ibaret, nağmeleri uzun Arap müziği; yaseminler, gübre ve çürük meyvelerden çıkan koku; camiler, serin kiliseler, müslüman sarayları... Uğultulu ve rengârenk sokaklarda çarmıha gerilmiş İsa'lar, Murillo’nun kara gözlü serseri çocukları, Velasquez'in acılı ve mağrur cüceleri, Goya’nın serserileri, dilencileri, Greco'nun ince, dik ve meşaleler gibi yanan vücutları... Bütün İspanya ışıldayıp kıpırdıyor, açık kuyruğu ile iki deniz arasında gezinen erkek bir tavus-kuşu gibi..."
Görünüşlerinde bu kadar ihtiras bulunan, kalçaları bu kadar şeytanca dalgalanan, bu kadar içten, ama aynı zamanda hayvani dişiliğe sahip kadınlarla başka biç bir yerde karşılaşamazsınız. İnsan sanır ki, bütün bu vücutlar en yüksek sınavın, yani aşkın ateşinde gözü kapalı olarak yanmaya hazırdır. Fakat boş görünüşlü kabarmış horoz, erkek ne kadar aldanıyor! İspanyol kadının öldürücü kırıtışı ile, şakaklarında ve alnında olta gibi kahkülleriyle, madeni parıltılar saçan esmer cildiyle, zeytin gibi kara ve insana söylenmeyen ısrarlı bir davetle bakan kadife gözleriyle, bir Afrika maskesi gibi boyanmış olarak görürsünüz. Ama, bütün bunlar erkeği değil, kocayı yakalamak için tuzaktır, nağmedir, tavlamadır. Aşkı değil, evliliği yakalamak için. Bütün İspanyol kadınlarının yüreklerini açarsanız aşk sahneleriyle oyunlarını asla bulamazsınız. Erkeği ise hiç.. Yalnızca hepsinin yüreğinde, içinde bir bebek bulunan bir beşik bulursunuz. İspanyol kadını ne sevgilidir, ne dost, ne hizmetçi, ne de oyuncak. Zevce de değildir. Anadır. Henüz evliliği aşk, aşkı da oyun biçimine sokamamış sağlam, ilkel bir ırktır o..
Bir an için yüksekçe bir yerde durup onu süzer. Avucunu huni gibi yapıp kulağına tutar; ve uğultusunu duyar onun. Çanlar, insanlar, kargaşa, tren sesleri, ne olduğu anlaşılmayan binlerce ses, derin ve karanlık bir kovan uğultusu.. Madrid, Goya'nın şeytani ve yukarıdan aşağıya bir kasırga olan çıplak kadını, çıplak Maja'sı gibi, Manzanares'in dar kıyılarına yaslanmış gibidir. Yamaçları parlar, sağırları inip kalkar, gökyüzündeki mavi yastığında, hünerli bir toprak parçası gibi çapkınca gülümser. Güneş onun üzerinde yükselip batar, yağmurlar ve dağın buzlu rüzgarları gelir, yine sıcaklar döner ve o sakin, baştan çıkaran bir tavırla, çölde uzanmış bir halde gülümser.
-Carmen'i görecek miyiz ? -Hangi Carmen? Şu bolero ile,kısa eteği,kestanyetleri ile saçlarında kanlı gülü ile dans eden Carmen mi ? Hani şu hayasız turistleri baştan çıkaranı mı ? Geçti onlar! Carmen şimdi öğretmen oldu, işçi olarak çalışıyor ve oy konusunda konuşuyor. -Ya Don Kişot ? -O da makinist! -Ölmezliği yok mu ? -Var. Ama değişik bir şey bu! O zaman atlı idi. Eski değersiz kitapları okuyor, bir berber leğenini miğferi olarak kafasına geçiriyor, kadidi çıkmış bir ata biniyor ve dünyayı kurtarmaya gidiyordu. Şimdi ise makinisttir. Politeknik okulunda okudu, diploma aldı, mesleğinde çalışıyor. Gördüğü yel değirmenlerini dinamitiyle uçuruyor. Buharla çalışan değirmenler, yollar, köprüler, demiryolu istasyonları yapıyor. Modernleşti. Buhar makinalarına, otomobillere, uçaklara biniyor. Uzun at öldü. Artık Carmen'in <işe yaramazlar>lar sepetindedir o .
Geri137
561 öğeden 556 ile 561 arasındakiler gösteriliyor.