Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İstanbul'dan Montreal'e

Byron Ayanoğlu

İstanbul'dan Montreal'e Gönderileri

İstanbul'dan Montreal'e kitaplarını, İstanbul'dan Montreal'e sözleri ve alıntılarını, İstanbul'dan Montreal'e yazarlarını, İstanbul'dan Montreal'e yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İstanbul'um Benim
İstanbul Bir çeşni şehri Görkemin bir hisarı Bir zenginlikler ambarı Bir ziynet, bir serap, bir pırıltı Melankolik sular üstünde Yuvam, aşkım, ruhum Mirasım, tarihim Her günüm, kırık yüreğim Nefesim İstanbul İstanbul’um benim
Sayfa 359Kitabı okudu
Ben İstanbul’um, Yıkılmadım
Ben İstanbul’um. Her şeye gücüm yeter. Çok desteksiz kaldım ama yıkılmadım. Işıldadım ve ışıksız kalıp soldum, sultan gibi yedim ve aç kaldım, bir denizci gibi içtim ve suyu bile reddettim. Ben, tek bir ışıl ışıl muhteşem yerleşimde bir araya gelen iki katının bütün çelişkileriyim. Dünyanın merkeziyim ve kimseye ihtiyacım yok.
Sayfa 359Kitabı okudu
Reklam
Politika Ticaretle Alakalıdır
Politika ticaretle alakalıdır. Ulusal ticaretle. Vatandaşın refahı ve güvenliği ile. Politikanın refahla ilişkisini göz ardı etmek olgunlaşmamışlıktır fakat refahın sadece paraya bağlı olduğunu düşünmek de basitliktir. Politika ulusun duruşuyla, pozisyonluya gücüyle alakalıdır ve dolayısıyla o gücü sağlayacak parayı kazanma kabiliyetiyle de. Politika acımasız olmak zorundadır. Demokrasi, otokrasi, hepsi aynı. Politikada ahlak veya insanlık namına hiçbir şey yoktur. Sadece faydacılık vardır; pragmatisttir. Politikacıların sorumluluğu, kendi cüzdanlarını dolgunlaştırmak bir yana, insanlara istediklerini vermektedir. Ve insanlar da hemen hemen her şeyi isterler; ihtiyaçlarından ve az başarılı ulusların insanlarından daha fazlasını isterler.
Sayfa 315Kitabı okudu
Herkese Yetecek Kadar Para
Her şey, dünyada yaşayan herkesin zengin olmasına yetecek kadar paranın olmadığı teorisi üzerine kurulu. Dolayısıyla zenginler de alabildikleri kadar parayı almak konusunda kendilerini pekâlâ hak sahibi hissediyorlar.
Sayfa 273Kitabı okudu
Yunanistan’ın Dizaynı
1950’lerin sonunda Atina oldukça fakirleşmiş bir kentti. İkinci Dünya Savaşı’nda Naziler tarafından altüst edilmiş, sonra da komünizmin kökünü kazımak ve Yunanistan’ı batı yanlısı sıcak bir turizm cennetine döndürmek adına ittifak kuvvetleri tarafından girişilen vahşi saldırılarda nüfusunda onda biri öldürülmüştü. Nihayet ülkenin komünizmden tamamıyla kurtarıldığı anlaşılınca da kendi haline terk edilmiş, başkent tüm Yunanistan gibi sefalet ve istikrarsızlıkla baş başa bırakılmıştı. Sonra da aynı Almanlar ve ittifak devletleri vatandaşları ucuz tatil yapmak için bu toprakları yeniden ayakları altına almışlar, yunanlar da suratlarına bir gülümseme yerleştirip onları ağırlamışlardı.
Sayfa 102Kitabı okudu
Reklam
Bir Şeyler Her Zaman Ters Giderdi
Hayatım her yönüyle mükemmel gibi görünüyordu ama tuhaf bir şey hissediyordum bir yandan da. Okumak için yaşımın çok küçük olduğu ama yine de okuduğum kitapların yazarlarından -Victor Hugo, John Steinbeck, Charles Dickens- öğrendiğim şuydu: Bir şeyler her zaman ters giderdi. Ve öyle de oldu.
Kalkan’a Yazılmış Satırlar
Kalkan balığı, balığa tapan İstanbulluların en değer verdiği yaratıktır. Karadenizli kalkan, büyük ve oval şekilli, üstü beyaz, altı koyu renkli, oval şeklinin bir ucunda küçük sivri bir kafası ve düğmeli derisi olan, sıkı ve beyaz etki, kızartıldığında sulu lezzeti insanda kemiklerdeki son parçaya kadar sıyırıp yeme arzusu uyandıran, düğmelerinin dibindeki kıkırdakların yalanmasından muazzam tatlar alınan bir balıktır. Baharın ilk aylarında çarşıda görülmeye başlanan kalkan, sonbaharda yine ortaya çıkar. Ağustos ayının sonlarında tezgahlarda yeniden zuhur edişi, çocukların pek çoğu için yaz mevsiminin yakında sona ereceği ve okulların açılacağının belirtisiydi. Ama bizim için sadece çok yakında onu yiyeceğimiz anlamına gelirdi.
İstanbul’un İnşası
Konstantinopolis, yani Konstantin’in kenti, Roma’nın yeni başkenti olarak İsa’dan sonra dördüncü yüzyılda daha eski bir putperest kentinin yerine yeni baştan inşa edilmiş.
İstanbul İsminin Kökeni
Konstantinopolis’in Türkçe ismi İstanbul Yunanca bir tamlamadan gelir: Eis tin Poli. “Kent’te/Kent’e”
Reklam
İstanbul'a Son Bakış
İstanbul’u son görüşüm, 1958 yılı yazında buharlı bir geminin kıç güvertesinden oldu. On iki yaşındaydım ve Şehir, uzayıp giden köpük kurdelesinin diğer ucundaki ışıltılı bir serap gibi yavaş yavaş uzaklaşıyordu. Bütün anılar giderek bulanıklaşan, seçilmez hale gelen, bir gölgeye dönüşen ve nihayet tamamen gözden kaybolan minyatür görüntünün içerisinde yitip gitmişti.
376 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
İstanbul'dan Montreal'e, Montreal'den Her Yere
Ufak bir tatile çıktım diyelim fakat planladığımdan yani yanıma aldığım kitapları okuyacağım süreden biraz daha uzun kaldım bu tatilde, haliyle kitapsız da kaldım. Yıllardır o raflarda duran ve geçerken içindekileri bilmeden yalnızca isminde İstanbul geçmesinden dolayı dikkatimi çeken bir kitaptı. Yanımdaki kitapları bitirdikten sonra da "eh, bir okuyalım neymiş" dediğim bir kitap. Meğer yıllardır o rafta kapağı açılmamış kitabın içinden neler çıktı neler... İstanbul'dan Montreal'e gerçek yaşam öyküsünden esinlenmiş, içerisinde geçmişi, daha yakın geçmişi ve daha da yakın geçmişi barındıran bir roman. Anlatılan olaylar kronolojik değil, zaman geçişleri var ama sonrasında kaldığı yere de dönen bir anlatımı var, çoğunlukla anlatım eksik kalmıyor diyebilirim. Sıkıcı olur mu acaba diye düşündüğüm bu yaşam öyküsü beni akıcı bir serüvene sürükledi. Çok az kısmı hariç kitap boyunca beni dinç tuttu ve en son da benden 9/10'u kaptı. İstanbul'dan Montreal'e yüzyıllardır İstanbul'da yaşayan ve 1950'lerde yaşanan olaylar sonrasında bu topraklardan ayrılmak durumunda kalan bir Rum ailenin çocuğunun öyküsü ve onlarca yıl sonra İstanbul'a ne olduğunun...
İstanbul'dan Montreal'e
İstanbul'dan Montreal'eByron Ayanoğlu · Türkiye İş Bankası Yayınları · 201311 okunma
376 syf.
7/10 puan verdi
İSTANBUL’DAN MONTREAL’E / Byron Ayanoğlu (2013)
Yazar, 12 yaşındayken ailesiyle birlikte İstanbul'dan ayrılıp Kanada'ya göç eden, hayatının büyük bir bölümünü Londra ve New York'ta geçiren, bir dönem Mick Jagger (Rolling Stones solisti) ve Robert de Niro gibi ünlülerin aşçılığını yapan ünlü bir yemek eleştirmeni. Bu kitabında İstanbul’da başlayan kendi hayatını Dimitri karakteri üzerinden romanlaştırarak anlatmış. Dimitri, II. Dünya Savaşı'nın hemen ertesinde Moda semtinde doğan bir Politis (İstanbullu Rum)’dir. Biricik annesi, babası ve çok sevdiği arkadaşlarıyla geçen toz pembe çocukluk yıllarının ardından büyümenin sancılarıyla baş etmek zorunda kalacağı günler gelir. Arada meşhur 6-7 Eylül 1955 trajedisi yaşanır ve İstanbullu Rumlar'ın ev ve işyerleri yağma edilir. Türkiye'nin yakın tarihinde derin yaralar açan bu iki gün, çok kısa bir süre sonra tası tarağı toplayıp Kanada'ya göç edecek olan Dimitri ve ailesinin hayatını da darmadağın eder. Daha da kötüsü Dimitri kalbinin bir parçasını, ömrü boyunca hiç unutamayacağı aşkı Leyla’yı İstanbul'da bırakır. Romanda bu iki hayat farklı bölümler halinde anlatılıyor. Ve 48 yıl sonra bu yaşamlar yeniden kesişiyor. Benim gibi (özellikle Anglosakson ülkelerde) gezinmeyi seviyorsanız bulunmaz bir kaynak. Bir yandan okuyup bir yandan da dünyayı dolaşıyorsunuz. Üzerine bir de hayatta kalma mücadelesi ve vatan hasreti eklenince okunası bir kitap haline geliyor.
İstanbul'dan Montreal'e
İstanbul'dan Montreal'eByron Ayanoğlu · Türkiye İş Bankası Yayınları · 201311 okunma