Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İstanbul'dan Montreal'e

Byron Ayanoğlu

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Herkese Yetecek Kadar Para
Her şey, dünyada yaşayan herkesin zengin olmasına yetecek kadar paranın olmadığı teorisi üzerine kurulu. Dolayısıyla zenginler de alabildikleri kadar parayı almak konusunda kendilerini pekâlâ hak sahibi hissediyorlar.
Sayfa 273Kitabı okudu
Ben İstanbul’um, Yıkılmadım
Ben İstanbul’um. Her şeye gücüm yeter. Çok desteksiz kaldım ama yıkılmadım. Işıldadım ve ışıksız kalıp soldum, sultan gibi yedim ve aç kaldım, bir denizci gibi içtim ve suyu bile reddettim. Ben, tek bir ışıl ışıl muhteşem yerleşimde bir araya gelen iki katının bütün çelişkileriyim. Dünyanın merkeziyim ve kimseye ihtiyacım yok.
Sayfa 359Kitabı okudu
Reklam
İstanbul'a Son Bakış
İstanbul’u son görüşüm, 1958 yılı yazında buharlı bir geminin kıç güvertesinden oldu. On iki yaşındaydım ve Şehir, uzayıp giden köpük kurdelesinin diğer ucundaki ışıltılı bir serap gibi yavaş yavaş uzaklaşıyordu. Bütün anılar giderek bulanıklaşan, seçilmez hale gelen, bir gölgeye dönüşen ve nihayet tamamen gözden kaybolan minyatür görüntünün içerisinde yitip gitmişti.
Politika Ticaretle Alakalıdır
Politika ticaretle alakalıdır. Ulusal ticaretle. Vatandaşın refahı ve güvenliği ile. Politikanın refahla ilişkisini göz ardı etmek olgunlaşmamışlıktır fakat refahın sadece paraya bağlı olduğunu düşünmek de basitliktir. Politika ulusun duruşuyla, pozisyonluya gücüyle alakalıdır ve dolayısıyla o gücü sağlayacak parayı kazanma kabiliyetiyle de. Politika acımasız olmak zorundadır. Demokrasi, otokrasi, hepsi aynı. Politikada ahlak veya insanlık namına hiçbir şey yoktur. Sadece faydacılık vardır; pragmatisttir. Politikacıların sorumluluğu, kendi cüzdanlarını dolgunlaştırmak bir yana, insanlara istediklerini vermektedir. Ve insanlar da hemen hemen her şeyi isterler; ihtiyaçlarından ve az başarılı ulusların insanlarından daha fazlasını isterler.
Sayfa 315Kitabı okudu
Bir Şeyler Her Zaman Ters Giderdi
Hayatım her yönüyle mükemmel gibi görünüyordu ama tuhaf bir şey hissediyordum bir yandan da. Okumak için yaşımın çok küçük olduğu ama yine de okuduğum kitapların yazarlarından -Victor Hugo, John Steinbeck, Charles Dickens- öğrendiğim şuydu: Bir şeyler her zaman ters giderdi. Ve öyle de oldu.
Reklam
Kalkan’a Yazılmış Satırlar
Kalkan balığı, balığa tapan İstanbulluların en değer verdiği yaratıktır. Karadenizli kalkan, büyük ve oval şekilli, üstü beyaz, altı koyu renkli, oval şeklinin bir ucunda küçük sivri bir kafası ve düğmeli derisi olan, sıkı ve beyaz etki, kızartıldığında sulu lezzeti insanda kemiklerdeki son parçaya kadar sıyırıp yeme arzusu uyandıran, düğmelerinin dibindeki kıkırdakların yalanmasından muazzam tatlar alınan bir balıktır. Baharın ilk aylarında çarşıda görülmeye başlanan kalkan, sonbaharda yine ortaya çıkar. Ağustos ayının sonlarında tezgahlarda yeniden zuhur edişi, çocukların pek çoğu için yaz mevsiminin yakında sona ereceği ve okulların açılacağının belirtisiydi. Ama bizim için sadece çok yakında onu yiyeceğimiz anlamına gelirdi.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.