Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İşte Dali

Catherine Ingram

İşte Dali Gönderileri

İşte Dali kitaplarını, İşte Dali sözleri ve alıntılarını, İşte Dali yazarlarını, İşte Dali yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Dali'nin en büyük yaratımı, Figueras'taki Tiyatro-Muze'ydi. Bu, en uç gerçeküstücü eğlencedir. Amanda Lear'a gore, Dali "fantezi, düzensizlik ve tam anlamıyla gösterişsizlik” istemişti. Burası, merdivenlerdeki ayıdan, sanrısal Mae West odasına kadar Dali'nin fantezisini kurduğu bir keyif konağıdır. Sanat eserleri, antik biblolar, biyolojik harikalar, karnaval eğlenceleri ve Dali'nin kıymetli mucevher koleksiyonun bir karışımı vardır. Mae West odasında, Dali, canlı bir alan içinde "ikili gerçeklik” yaratır. Sanat eserleri ve mobilyalar Mae West'in yüzünün üç boyutlu bir illüzyonunu yaratacak şekilde düzenlenmiştir. Gözleri iki tablodan oluşur, dökümlü kumaş saçlarına donuşur, koltuk dudakları, şömine de burnudur. Koltuk, odanın odak noktasıdır.
Daha önceden, gerçeküstücülüğü keskin bir gerçekçilikle bir araya getiren Dali, şimdi de ruhani olanı bilimsel tarafsızlıkla birleştirir. Yeni inancını da Nükleer Mistisizm olarak adlandırır. Nükleer fiziğe en belirgin referans, İsa'nın başının etrafındaki gölgedir; bu "atomun çekirdeğini” vurgulamak için kullanılmıştır. Katı matematiksel oranlarla oluşturulan kompozisyonla Tanrısal dünya detaylı bir manzaranın üzerine yerleştirilmiştir. İsa'nın vucudu dikkatli bir analizin eseridir. Hollywood dublörü Russel Saunders, yorucu bir oyuncu seçiminden sonra İsa modelliği için işe alınmış, Dali kasların yerçekimine nasıl tepki verdiğini anlayabilsin diye bir desteğe bağlanmıştı. İdeallerin birleşimi sonucunda, ortaya alışılanın çok dışında bir çarmıha gerilme sahnesi çıktı. Gerçekçi betimlemeler İsa'nın katlandığı fiziksel acıyı simgeler. İsa'nın güzelliğini ön plana almak ve onu haçtan "indirmek” yerine yüksek dalış şampiyonuyla karıştırılabilecek bir İsa yaratır Dali. Ruhani olan yavaşça kitch olana dönüşür.
Reklam
Dali her zaman çok kolay etkilenen biri oldu. Son yıllarında modern bilimden, özellikle de atom teorisinden esinlendi. Bunu şöyle ifade etti: "Bugün dış dünya —fizik dünyası— psikolojinin önüne geçti. Bugün benim babam Dr. Heisenberg.” Werner Heisenberg'in atom teorisinde çığır açan çalışmasını yansıtan Exploding Raphaelesque Head (Rafael'e Özgu Kafa Patlaması) cismi spiral parçacıklara dönüştürür. Sonrasında Dali bu spiral formu ”gergedan boynuzu” olarak adlandırdı. Dali'yi bir gergedan çılgınlığı sarmıştı: Gergedan boynuzları çizdi, gergedan hakkmda film yaptı ve her yerde gergedan "gördüğunu” iddia etti — daha önceki resimlerinde ve Cadaquâs'teki Büyük Kayalarda. Atom teorisi, klasisizm ve gergedan çılgınlığının muazzam karışımı, duygusuzca ve bir o kadar da zamansız ele alındı. Dali, klasik tarzla (ve Rafael'in tarzıyla) bir araya getirdiği atom enerjisini sessiz ve kötücül bir güç olarak resmetti; bundan kısa zaman önce ikinci Dünya Savaşı atom enerjisinin korkunç gücünü ortaya çıkarmıştı. İlk bomba Hiroşima'yı vurduğunda, yetmiş bin kişi anında havaya uçmuştu. Dali o günü şöyle anımsar:" 6 Ağustos 1945'teki atom bombası beni deprem gibi sarstı. O zamandan beri atom düşüncelerimi besleyen favori yemek. Bu dönemde çizdiğim manzaraların çoğu patlama anonsundan sonra içimde uyanan korkuyu ifade eder.” Çocuk Kral yine rahatsız edici bir konuya yakınlık duymuş ve büyuk bir zevkle onunla beslenmiştir. Daha Hiroşima'dan bir yıl önce yazar George Orwell şöyle söylemişti: "[Dali] bir pire kadar antisosyal."
Dali, ünlüler dünyasına girdi, ancak sonraki yıllarda etrafının hayranları tarafından sarılmasını tercih etti. Çocuk Kral uyumsuzların hükümdarını oynadı; arkadaşı Carlos Lozano bunu şöyle anlatır: "O bir dâhiydi, ama bir dâhi her zaman dâhi olamaz, 'saray mensupları' arka planı renklendirmek için oradaydı.”
Hollywood, Dali'yi her zaman büyülemişti; aklı fikri orada çalışmaktaydı. 1944'te Alfred Hitchcock son filmi Spellbound'daki (Öldüren Hatıralar) rüya sekansı için oluşturulacak arka plana Dali'nin katkıda bulunmasını istedi. Film, bastırılmış duygunun nevrozu tetikleyebileceğine odaklanarak, psikoanalitik teoriyi cinayet/gizem türüne taşır. Dali ismi kaçınılmaz bir şekilde basında yer bulacağı için değerliydi — Hitchcock'un stüdyosu, Dali'nin önceki sene Life dergisine altı kez çıktığını fark etmişti. Ama Dali yalnızca ticari bir seçim değildi. Hitchcock sanatçının düzenli rüya sahnelerini beğeniyordu. "Filmlerdeki bütun rüyaların bulanık olması” klişesinden nefret eden Hitchcock Dali'nin buna netlik getirebileceğini düşünüyordu. Rüya sahnesinin hiper gerçek görunmesine karar verdiler. Önceki diğer birkaç ortak çalışmasında olduğu gibi, Dali yine uzlaşmaya vardığını düşündü, ama üzerinde çalıştığı sahnelerin çoğu kesildi. Fakat final sekansı, uzakta beliren golgeler, azalan perspektif ve bir sürü gözyuvarıyla kesinlikle Dali'nin tarzıydı. Bir noktada devasa bir makas boyalı bir gözü kesiyordu; bu tabii ki Un Chien Andalou'daki korkunç sahneye bir göndermeydi.
Dali'nin "gerçeküstü” gerçeklik algısı sürekli biriken bir güç gibiydi. Başlangıçta bunu, fantastik şekillerde uzanan Büyük Kayalar gibi doğal bir şey olarak tanımladı; ardından teorisine Freud'un bilinçdışı dünyasını ekledi. The Persistence of Memory'de bir gündüz düşünü tarif etti. 1930'larda paranoyak-eleştirel yöntem fikrini geliştirdi. Harikulade olanı ortaya çıkartmak için kişinin çılgın bir ruh halinde olması gerektiğini savunuyordu artık. Kendini halüsinasyon gören ve birden çok gerçekliği ortaya çıkaran deli bir adama benzetiyor, bu durumu "ben ve deli bir adam arasındaki fark, benim deli olmamam” şeklinde yorumluyordu. Breton, Dalfnin yaklaşımındaki potansiyeli destekledi', ancak Dali'nin delilik övgüsünü duygusuz buldu.
Reklam
Dali ve Buñuel'in Un Chien Andalou'yu yaratmaları sadece üç ay sürdü. Unutulmaz bir filmdir; karıncalar bir adamın elindeki delikten sürünerek çıkar, çürümüş bir eşek piyanonun üstünde yatar; ancak asıl sarsıcı olan ilk sahnedir. Film, dalgın dalgın Ay'a bakmakta olan bir adamla açılır, Ay'ın beyazlığı genç bir kadının gözünün beyazlığına dönüşür, sonra adam sakince kadının gözünü yarar. Efekti yaratmak için Dali ve Buñuel hızlı montaj kullandılar önce, ölü bir hayvanın yarılarak açılan gözünü ve buradan fışkıran sıvıyı filme aldılar; ardından bu çekimi, kadının gözünü açık tutan adamın görüntüsüyle birleştirdiler. Numarayı bilseniz bile içgüdüsel korku yine de yankılanır. İnsanların nasıl tepki gösterecekleri konusunda endişelenen Buñuel seyircilerin saldırganlaşması durumunda kullanmak üzere galalara cebinde taşlarla giderdi.
Dali 1927-28 yılları arasında gerçeküstücülerle arasındaki mesafeyi korudu. İlk dönemlerde gerçeküstücüler istemsiz bilinç akışına odaklanmışlardı. 1924'te yayımlanan ilk Manifesto'da Breton gerçeküstücülüğü şu şekilde tanımladı: "Gerçeküstücülük, ister söz, ister yazı, isterse başka bir yolla, düşüncenin gerçek işleyişini ortaya çıkarmak için başvurulan, içinden geldiği gibi yazma yöntemidir. Aklın denetimi olmaksızın (rüyada olduğu gibi) her türlü estetik ve ahlak kaygısı hariç tutularak düşüncenin yazılışıdır.” Gerçeküstücüler "otomatik" çizim tekniğini geliştirdiler. Bu teknik, sanatçının kalemine özgürlük tanıyor, bilinçdışının ortaya çıkmasını sağlıyordu. André Masson'un Automatic Drawing'i (Otomatik Çizim) bunun tipik bir örneğidir — birbirine girmiş çizgiler bilinçsizlik akışını kaydeder ve karmaşık çizgilerin arasından birkaç belli belirsiz imge belirir. Dali kısa bir süre bu metodu denemiş, ancak süratle bu yöntemi ve gerçeküstücülerin "karanlık bilinçaltı aşamalarını” reddetmişti. Gerçeküstü fikriyle ilgileniyor, ama bunun "saf, temiz objektiflikte" bulunacağını düşünüyordu.
Dali'nin naturalizmi nedense rahatsız edicidir. Normal algı aşamalı olsa da Dali'nin "genişletilmiş” bakışı alanın derinliğini düzleştirir. Dünyayı, kendi deyişiyle "açık gözün, kirpiksiz, uyuşturulmuş bakışıyla” gözlemler.
Şair Josâ Moreno Villa'ya gore, sanat okulunda geçirdiği zaman boyunca "Dali iki farklı kart oynadı... 'geleneksel kart' ile birlikte cesaret kartı.” Dali avangard Avrupai tarzların yolundan gitti, izlenimciliğin ardından yeni izlenimcilik, fütürizm ve kübizmi denedi. Sergilerde eserleri çoğunlukla çok yönlü tarzların tuhaf bir türü olmakla eleştirildi.
68 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.