En Eski İttihat ve Terakki kitaplarını, en eski İttihat ve Terakki sözleri ve alıntılarını, en eski İttihat ve Terakki yazarlarını, en eski İttihat ve Terakki yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tarihimizin önemli ve etkili dönemleri arasında sayılır İttihat ve Terakki dönemi. Fakat gerek tarih derslerinden gerekse okuduğum yayınlardan öğrendiğim kadarıyla bildiğimi zannettiğim bu dönemin, içyüzünü bu kitabı okuyana kadar eksik ya da yanlış bildiğimi söyleyebilirim. Yazarın kullandığı akıcı ve etkileyici üslup sayesinde bir hayli teferruata girilmiş olan kitabı okurken sıkılmıyorsunuz. Hem kendi hatıralarından hem de dönemi yaşayanların bilgilerinden de faydalanıp yazdığı bu kitap, İttihat ve Terakki dönemi üzerine yazılmış en derli toplu eserlerden biridir bence. Döneme ve cemiyete tarafsız kalınmaya çalışılmış, güzel bir çalışma olmuş. Döneme ilgisi olanlara tavsiye ederim.
Memlekette zulüm ve istibdat hadden aştı. Hürriyetten zerre kadar eser kalmadı. Kaç defalar bu hususu Zat-ı Şahane'ye arz ettim ve bu ahvalin ıslahı için kendilerine hizmet etmeyi teklif eyledim, müsmir olmadı (sonuç vermedi). Buna binaen artık şahsen bu halin önüne geçmek istedim.
Istırap çekmekte olan bir millete, yeni bir hayat bahşetmek için bizzat nefsinizi feda etmek suretiyle girişmiş olduğunuz cihad, her türlü sitayişin fevkindedir.
Saray, bunları haber aldıkça, çıldırıyor, kuduruyor, önüne geçmek istiyor, her gün miktarı yükselen para ve memuriyet vaatleriyle Ahmed Rıza Bey'i susturmaya çalışıyor, bu mümkün olmuyordu.
İki sene bu suretle, derin bir ketumiyet (gizlilik) içinde geçti.Ve sonra artık bu Cemiyeti halk arasında da neşretmek lüzumu hissedildi. İttihat ve Terakki İstanbul merkezi faslında bütün incelikleriyle arz edeceğimiz üzere bu genç cemiyetçiler, yavaş yavaş halkın münevver zümresiyle temasa geçtiler. Birçok değerli adamlara fikirlerini izah ettiler ve beğendirdiler. Birer birer onları da kendi taraflarına çektiler.
Beş mektep çocuğunun mefkuresi, koskoca müşirlerin,Şuray-ı Devlet azalarının, yüzlerce müride malik olan alim ve fazıl şeyhlerin bile makbul ve memduhu olmuştu. Bu yaşlı başlı ve güngörmüş adamlar da artık onlarla birleşiyor, vatanı halas ve saadete isal edecek(ulaştıracak) olan dar ve çetin yolu genişletmeye çalışıyorlardı.
Bu yolun son merhalesi, ne olabilecekti? Henüz bunu da kimse kestiremiyordu. Herkes, ayrı ayrı düşünüyor, ayrı ayrı kararlar veriyordu. Bir kısmı, o devrin bütün idaresizliklerini Abdülhamid'in sırtına yükletiyor, onu saltanattan ıskat ederek (düşürerek)yeni bir padişahın tahta geçirilmesini istiyor, bununla memleketin feyiz ve felah bulacağını zannediyordu. Bir kısmı ise, zulme ve istibdada alet olanları birer birer öldürmeyi,Abdülhamid'in de taç ve tahtını yerlere geçirmeyi ve memlekete yeni bir idare şekli vermeyi düşünüyorlardı. Başka bir kısım,sadece Abdülhamid'in ölümünü bekliyor, diğer bir zümre de,hürriyet ve meşrutiyete hasret çekiyordu.