İvan Denisoviç'in Bir Günü

Aleksandr Soljenitsin
Bazı kitapların yayımlanış hikâyeleri, kitabın kendinden fazla ün kazanır. Eseri okumayanlar bile suçlanma, yasaklanma, toplatılma sürecini bilirler bu kitapların. Aleksandr Soljenitsin?in Ivan Denisoviç?in Bir Günü adlı eseri de hikâyesiyle ünlü olmuş böylesi bir kitaptır. Bir dönem yalnızca Sovyetler Birliği?nde değil, tüm dünyada ateşli tartışmalara neden olmuş ve kısa zamanda yazarın dünya çapında ün kazanmasına yaramıştı. Ivan Denisoviç?in Bir Günü?nde Aleksandr Soljenitsin kendi yaşadığı, çok iyi bildiği toplama kamplarından birini anlatır. Roman kahramanı Ivan Denisoviç 1941 yılında, İkinci Dünya Savaşı?nda, Almanların eline esir düşmüş fakat sonra düşmanın elinden kaçmayı başarmış bir askerdir. Kaybolmuş halde ormanda bulunduğunda Alman ajanı olma ihtimali karşısında gözaltına alınır ve sürgüne gönderilir. Romanın anlattığı 1951 yılında artık savaş bitmiş, Almanya çoktan savaşı kaybetmiştir ama Ivan Denisoviç geçen on yıl içinde hâlâ aklanmamış ve cezasını çekmeye devam etmektedir. Çalışma kampındaki diğer suçlular da neden buraya atıldıklarını hatırlamayacak kadar uzun zamandır cezalarını çekmektedirler. Gopçik adlı genç çocuk, Sovyet yönetimine başkaldıran bir çetenin üyelerine süt götürdüğü için; sinema yönetmeni Sezar, henüz tamamlamadığı ilk filmi yüzünden; Kolbaşı Tiyurin, babası toprak ağası olduğu için; Ukraynalı Alyoşka ise, diğer Baptist kilise üyeleri gibi, dua ettiği için on yıl hapis cezasına çarptırılmıştır. Soljenitsin, Ivan Denisoviç?in Bir Günü?nde, acımasız yaşama ve çalışma koşullarını anlatıyor. Roman, eksi otuz derecelerde bir kış günü, saat sabahın beşinde bölüğün uyandırılmasıyla başlıyor. Mahkumlar gün boyu birkaç kaşık lapa, çorba ve ekmek dışında bir şey yemeden saatlerce soğukta çalıştırılıyorlar. Birbirleriyle konuşmaları yasaklanıyor ve buna uymayanlar hücre hapsine yollanıyor. Mahkûmların kamptan kaçmalarını engellemek için düşünülmüş formül ise çok az yiyecek vererek besin yedeklemelerine engel olmak ve fazla giysilerine el koymak; böylece Sibirya soğuğunda birkaç saat dayanamayacaklarını bilen mahkûmlar kaçmaya yeltenmiyorlar. Bu soğukta ısınmak için yapabilecekleri tek şey, çalışmak. Bazen saatlerce sert toprağa küreklerini vurmak dışında bir şey yapmadıkları oluyor, çoğu zaman yapılan işlerin gereksiz olduğunun farkındalar, ancak dayak yememek ve üşümemek için emirlere uyuyorlar. Gün bittiğinde fiziksel yorgunlukları fazla olduğu için, yataklarına girer girmez uyuyorlar. ?Çalışma kampı? olarak adlandırılsa da, hapishaneden farklı değil. Bütün hapishanelerde olduğu gibi burada da ilk amaç, mahkûmların kişiliklerini yitirmelerini sağlamak. Bunun için, isim yerine rakam kullanılıyor; örneğin Ivan Denisoviç, Ş-854 olarak biliniyor. Giysilerinin üzerinde ve şapkasında bu rakam yazıyor. Kişiye özgü giysi de kampta aynı nedenden dolayı yasak. Mahkumların yabancılaşıp, güven ve dostluk bağı kurulmaması için ise, gammazlamaya ödül veriliyor. Romanın en önemli teması, korkunç şartlar altında bile insanlığın korunması. Bazı mahkumlar insanlıklarını kaybetmemek için büyük çaba harcıyorlar. Buna en iyi örnek Ivan Denisoviç?in soğuğa ya da açlığına yenik düşmeden, her seferinde yemek yerken şapkasını çıkarması. Bunu, insanlık dışı davranışa karşı bir iç direniş olarak yapıyor ve haysiyetini kaybetmemek için harcadığı çabayı görünür kılıyor. Ayrıca, kimseye bir şey için yalvarmak istemiyor. Bunlar elbette çevresindeki despotların anlamayacakları denli sembolik davranışlar fakat sonunda Ivan bu sayede aklını (ve haysiyetini) koruyor. Yazar bu temayı farklı motiflerle, bazen bir karakterin basit bir objeye tutunması şeklinde gösteriyor. Örneğin Ivan için çorabının içinde sakladığı kaşık bu anlama geliyor. Metali eğerek yaptığı kaşık, onun sahip olduğu en değerli varlık. Hem yasaklanmış bir objeyi bedeninde taşımanın verdiği başkaldırı duygusu hem de kendi yaptığı, hiçten var ettiği bir şeye sahip olmanın verdiği duyguyla taşıyor kaşığını. Eksi 30 Derecede Yaşam Romanda sıkça kullanılan bir başka motif soğuk. Sabah üşüyerek uyanan ve gün boyu soğukta çalışan mahkumları adeta kuşatan bir varlık olarak görmeye başlıyoruz soğuğu. Bu durumda kamptan kaçmalarını engelleyen sadece koca duvarlar ve gözcüler değil, aynı zamanda dondurucu soğuk. Bir bakıma doğa tarafından da hapsedilmiş durumdalar. Aşırı soğuk, kaçmalarını engellediği gibi, hepsini çalışma zorunda bırakıyor. Roman ilk satırdan başlayarak bir ortam yaratıyor: iki parmak buz tutmuş pencereler, pislik ve orman yasalarının hüküm sürdüğü ilişkiler. Bu üç motif roman boyunca defalarca çeşitlemeler halinde tekrarlanıyor. Aslında ne denli kirli, soğuk ve adaletsiz bir ortamda yaşam sürüldüğünü anladıktan sonra, roman hep aynı satırları tekrar ediyor hissi veriyor. Aleksandr Soljenitsin benzer sürgün şartları altında uzun yıllar yaşamış biri olarak, günlük rutini eksiksiz anlatıyor. Roman yirmi dört saatten az bir zaman diliminde geçiyor fakat geri dönüşlerle buradaki birçok mahkumun hayat hikayesi ve portresi çıkıyor ortaya. Ivan Denisoviç?in Bir Günü 1962 yılında yayımlandığında Sovyetler Birliği?nde olay yaratmıştı. Aslında on yıl kadar önce böyle bir kitabın yazılması yazarını idama götürebilirdi fakat yeni Sovyet yönetimi, Stalin?in ölümü ardından devletteki yumuşamanın göstergesi olarak yayımlanmasına izin verilmişti. Yine de beklenenden fazla ilgi gören kitap kısa zamanda yasaklandı ve toplatıldı. Bundan sonra kitabın çoğaltılmış kopyaları ABD ve Avrupa ülkelerine ulaştı ve Sovyet karşıtı metin olarak Batıda ilgi görmeye başladı. Soljenitsin ise ülkesini küçük düşürdüğü için suçlanmış, yazdıkları yasaklanmıştı. 1970?de verilen Nobel Edebiyat Ödülü?nü dört yıl sonra almaya gittiğinde yaptığı konuşmada, kitabını erken ortaya çıkardığını, henüz hazır olmayan bir ortamda sadece gerginliği arttırdığını ve baskıya çoğalttığını ancak şimdi fark ettiğini söyleyecekti. İncil?e Gönderme Romanda Soljenitsin birkaç metne gönderme yapıyor, bunlardan biri doğrudan İncil?e yapılıyor. İsa?nın ?Öyleyse Sezar?ın hakkını Sezar?a, Tanrı?nın hakkını Tanrı?ya verin? (Matta 22) sözlerini, kamptaki varlıklı Sezar karakterine ailesinden büyükçe paket geldiğinde aklımıza düşürüyor. İçinde tütün, salam, kurabiyeler bulunan bu paketlerin kamp içindeki yoksulluk göz önüne getirildiğinde eşitsizlik hatta kıskançlık yaratacağı düşünülür. Oysa ne Ivan Denisoviç ne de diğerleri Sezar?ı kıskanırlar. Yazar ?Sezar?ın payı? sözleriyle bu çağrışımı yapar. Romandaki ikinci gönderme Dostoyevski?nin Karamazov Kardeşleradlı eserine yapılır. Romanın özellikle sonlarında netleşen Alyoşka karakteri, Dostoyevski?nin ünlü Alyoşa?sını akla getirir. Karamazov Kardeşler?in mutlu bir sonla bitmesine, gelecek nesillere umut taşımasına neden olan Alyoşa gibi bu roman da yükselmiş bir duyguyla sonlanır. Alyoşa?nın tüm kötü duygulardan arınmış, hırs ve kıskançlık taşımadan dua etmeye davet etmesi, roman boyunca ezilen karakterlerin başarısı ya da üstünlüğü olarak hissediliyor. Aradan yıllar geçtikten sonra bu romanı yeni bir gözle okumak bana çok önemli geldi. Bazı romanların efsaneleşen hikayelerini bir kenara bırakarak, salt edebi değerini görmeye çalışmak zor olsa da, mutlaka yapılmalı. Şimdi söyleyebiliriz ki, Soljenitsin?in bu romanı onca politik karmaşa etrafında dönmese belki bu ilgiyi görmezdi. Betimlemeler ve klişeleriyle yer yer basitleşen anlatısı ve daha görkemli bir zirve beklentisi yaratması, okurda hayalkırıklığı yaratabiliyor. Yine de bir dönemin yazarlar üzerindeki siyasi baskıyı anlamak için okunması gereken bir roman.
Author:
Aleksandr Soljenitsin
Aleksandr Soljenitsin
Translator:
Mehmet Özgül
Mehmet Özgül
Estimated Reading Time: 8 hrs. 11 min.Page Number: 289Publication Date: 1999First Publication Date: July 1962Publisher: Sabah Gazetesi YayınlarıOriginal Title: Rusça: Один день Ивана Денисовича [Odin den` Ivana Denisovicha]
Country: TürkiyeLanguage: TürkçeFormat: Karton kapak

Comments and Reviews

See All
157 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 5 days
#okudumbitti📚 #aleksandrsoljenitsin #ivandenisoviçinbirgünü Stalin döneminde kendiside savaşta tutum ve davranışlarından ötürü ceza alarak çalışma kamplarında mahkum olmak zorunda kalan yazarın yaşadıklarının bir anlatı gibi olan ilk kısım, Şuhov ismiyle bilinen ve 854 numaralı mahkum olan İvan'nın yaşadıklarını ve çalışma kampındaki günlerinin nasıl geçtiğini anlatır. Her ne kadar bu yerlere insanların cezalarını çekmek için gonderildiklerini düşünsenizde, gerçekte onlara pekte insan muamelesi yapılmadığını anlıyorsunuz. "Kalk vuruşundan yat vuruşuna kadar Şuhov'un böyle tam üç bin altı yüz elli üç günü geçmişti, daha da geçecekti." ikinci öykü bir tren istasyonunda görevli subay Zotov ile ilgili...Zotov sonuçta bir mahkum değil ama o da dışarıda sürekli kontrol etmek zorunda olduğu tren katarları ve bu taşıma işini yapan Makinist ve görevlileri doğru analiz etmeli. Fakat şüpheler insanı işini yaparken yarı yolda bırakabilir de öyle değil mi? Üçüncü ve son öykü öğretmen olarak bir köye gelen İgnatiç'in evinde kaldığı yaşlı Matriyona ve yaşadığı hayat hakkında... Özelikle ilk ve üçüncü öyküyü çok severek okuduğumu söylemek isterim. #soljenitsin #okunur
İvan Denisoviç'in Bir Günü
İvan Denisoviç'in Bir GünüAleksandr Soljenitsin · Sabah Gazetesi Yayınları · 19991,126 okunma
Reklam
289 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 54 days
3 ayrı hikayeden oluşan bir eser. Rusya'da 3 farklı kimliğin etrafında dönüyor hikayeler; bir mahkumun etrafında hapis hayatı, bir askerin çevresinde askeri mühimmat sevkedilen bir tren istasyonu ve bir öğretmenin etrafında köy yaşantısı. Bence çok şey beklemeden okunabilecek bir kitap.
İvan Denisoviç'in Bir Günü
İvan Denisoviç'in Bir GünüAleksandr Soljenitsin · Sabah Gazetesi Yayınları · 19991,126 okunma
164 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 42 days
Sibirya da 1 günlük ölüm...
Kitapta Kaptan ile Sezar ın arasında geçen muhabbette bir filmden bahsediyorlar. Hadi yine iyisiniz size kıyak geçiyor filmin ismini söylüyorum. Ben görünce şahsen duygulandım. Düşünün zamanında Soljenitsin ile aynı filmi izlemişim. Film 1925 yılında SSCB tarafından çekilen POTEMKİN ZIRHLISI... Sinema tarihinin ilk 10 filminden biri olarak
İvan Denisoviç'in Bir Günü
İvan Denisoviç'in Bir GünüAleksandr Soljenitsin · İletişim Yayınevi · 20211,126 okunma
157 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 11 hours
BÜTÜN YAŞAYAMADIKLARIMIN ACEMİSİYDİM,YAŞADIM, USTALAŞTIM VE YAŞAYAMADIKLARIMA ACEMİ KALDIM "Desene yaşam tekrarlardan oluşuyor… Tekrarlardan değil, dedi; tekrarların tekrarından" Hasan Ali Toptaş Ivan Denisoviç Şukov. "Şukov'un cezasında buna benzer üç bin altı yüz elli üç gün vardı. Kalk vuruşlarından ışıklar sönene
İvan Denisoviç'in Bir Günü
İvan Denisoviç'in Bir GünüAleksandr Soljenitsin · Cem Yayınları · 19911,126 okunma
Reklam
157 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 3 days
Stalin dönemi Sibirya'sındaki mahkum kamplarında yaşanan bir günün hikayesi. Aslında bizim için kısa ama onu yaşayanlar için bitmeyen bir günün hikayesi. İnsan kitabı okuduktan sonra derin bir düşünceye dalıyor. Eğer bir gün böyleyse, on yıl, yirmi yıl, yirmi beş yıl kaç gün eder. Peki bir insan bu yılların gün çarpımıyla çıkan sayı kadar günü nasıl hayatta kalarak geçirebilir. Kısaca söylemek gerekirse yazar bu kitabında, o kamplardan sağ ve salim olarak kurtulmanın neredeyse imkansız olduğunu bize açık açık gösteriyor. 1970 yılı Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Aleksandr Soljenitsin'in, kısa ama insanın hafızasına o dönem çekilen ızdırapları adeta silinmeyecek şekilde yerleştiren bu eserinin, mutlaka okunması gereken kitaplardan biri olduğunu düşünüyorum ve okunmasını da tavsiye ediyorum.
İvan Denisoviç'in Bir Günü
İvan Denisoviç'in Bir GünüAleksandr Soljenitsin · İletişim Yayınevi · 20211,126 okunma
157 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 4 days
Adaletin Totaliter Terazisi Sibirya
II. Dünya Savaşı dendiğinde ilk aklımıza Hitler, Naziler ve toplama kamplarında öldürülen, kurşuna dizilen, gaz odalarında katledilen, toplu mezarlarda istiflenip bir hiçmiş gibi gömülen milyonlarca "Yahudi" gelir. SSCB yani Sovyetler Birliği ise biraz arka planda kalır. Güç ve algı kimin elindeyse, tarihte o yöne yönelir ve yazılan
İvan Denisoviç'in Bir Günü
İvan Denisoviç'in Bir GünüAleksandr Soljenitsin · İletişim Yayınevi · 20211,126 okunma
160 syf.
7/10 puan verdi
Baskıcı yönetim, savaş, hüküm giymiş insanlar... Okurken insanın bulunduğu şartlara uyum sağlama ve kişiliğini koruma ikilemini empati kurarak derinlemesine hissedebilirsiniz. Bazen çizginizi korumak pek mümkün olmayabilir ve bazı durumları gerçekten anlamak için illa yaşamak gerekir. Yıllar önce yine okumuştum ama içeriğini bırakın okuduğumu bile unutmuşum. O zaman okurken bazı yerleri tırnak içine almışım ama bu sefer okurken başka kısımlar ilgimi çekti. Aynı insanın(aslında değişiyoruz aynı da değiliz), aynı kitabı okuduğunda bile fikirleri, beğenileri değişiyor buna tanık oldum bizzat. Farklı bir yayından okuyabilirsiniz çeviriyi beğenmedim maalesef.
İvan Denisoviç'in Bir Günü
İvan Denisoviç'in Bir GünüAleksandr Soljenitsin · İletişim Yayınevi · 20211,126 okunma
157 syf.
·
Not rated
·
Read in 3 hours
Kirli, soğuk ve adaletsiz bir ortamda hayata tutunan mahkûmların, insanlık dışı düzene nasıl direnç gösterdiklerini resmeden kitabı başladığım gibi bitirdiğim kitaplar arasına girdi. Romanın kahramanı İvan Denisoviç, İkinci Dünya Savaşı'nda Almanların elinden kaçtıktan sonra, ajan olma şüphesiyle Sovyet hükümeti tarafından gözaltına alınır
İvan Denisoviç'in Bir Günü
İvan Denisoviç'in Bir GünüAleksandr Soljenitsin · İletişim Yayınevi · 20211,126 okunma
Reklam
157 syf.
·
Not rated
#rusklasikleriokumaklubü'müzün Nisan ayı okuması olan ve benim bayıldığım bir oturuşta açıp okuyup kapattığım bir kitap. Kitapta 2. Dünya Savaşı döneminde Almanlara esir düşmüş ve kendi çabasıyla kurtulunca casus olmadığına Sovyet hükümetini inandıramadığı için, vatan hainliğinden hüküm giyerek Sibirya'da bir çalışma kampına sürgün edilen, Şuhov'un (İvan Denisoviç'in) kampta yaşadığı günlerden bir günü okuyoruz. Zor yaşam şartları, ağır ve uzun saatler süren çalışma koşulları, -30 derecede hayat, hastayken bile bunu söyleyememek, ölümcül ağırlıkta cezalar, buna rağmen karakterlerin hayattan bir şeyler elde etme çabalarının hiç bitmemesi, çalışma şevklerinin sürmesi, ekmeğin gramındaki artışa/bir sarımlık tütüne sevinmek, bir daha özür kalıp kalamayacağını bile sorgular olmak... Dürüstlük/sahtekarlık, varlık/yokluk, azim/çaresizlik ayrımı... Bunun gibi son derece insani ve gerçek duyguların olduğu, anlatımınsa yanınızda yaşanıyor gibi aktığı bir kitap İvan Denisoviç. Soljenitsin kendisi de sürgün edildiği için kitapta kendi yaşadıklarından da yola çıkmış.Kitabın Stalinist baskı rejimi dönemini yansıtan ilk edebi roman olmak özelliği de varmış. Zaten Sovyet merhaba dönemi yazarların 10'da 11'i gibi Soljenitsin de çok gerçekçi anlatımı olduğu için kısa süre sonra yasaklanmış. Biraz çok konuştum buraya kadar okur musunuz bilmiyorum ama gerçekten beni çok etkileyen kitaplardan biri oldu, çok çok şiddetle öneriyorum.
İvan Denisoviç'in Bir Günü
İvan Denisoviç'in Bir GünüAleksandr Soljenitsin · İletişim Yayınevi · 20211,126 okunma
100 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.