Bana yabancı dostlarım ta öteden beri derler ki, Türkiye'yi Genelkurmay yönetir...
Doğrusunu istersiniz ben Türkiye'yi kimin yönettiğini bilmiyorum.
Çünkü Türkiye'nin yönetilip yönetilmediğini bilmiyorum.
Ve partilerin hiçbiri "Hukukun üstünlüğü; yasaların sadece yönetilenler için değil. yönetenler içinde geçerli olması; ve saydamlık" ilkelerinden yana değildirler...
Sadece iktidara ait avantaları ele geçirmekten yanadırlar.
Önceki gün kitap imzalarken; bir hanım, önümde sıra sıra yığılı duran kitaplara, manavda karpuzlara bakar gibi bakarak,
- Ben hiçbirini okumadım; bir arkadaşım istedi, hangisi en iyiyse onu verin, dedi...
3. Ahmet dönemi, Batı saraylarındakine benzeyen bir zevk-i sefa dönemiydi.
Ezilen ve sürünen yığınların, örgütler kurarak bayraklarla barikatlara çıkacak bir sınıf bilinci yoktu elbet.
3. Ahmet ve Nevşehirli İbrahim Paşa'nın Kağıthane kasırlarıyla, kaplumbağalar üstünde mumların oynaştığı gece alemlerine,
"Bunlar gavur oldu" diye Cami'ci bir eylemle ayaklanabildiler ancak...
Bugün de Türkiye'de ulusal gelir dağılımındaki uçurumlar 3. Ahmet döneminkinim de ötesinde...
Bugününde siyasal İslam öncüleri, ezilen yığınları " ancak dininizi iktidara getirirseniz kurtulabilirsiniz " diye çok kolayından hareketlendiremezler mi?