İzdiham hiç bu kadar lakayt olmamıştı. Geçen günkü yazıdan ötürü herkesten özür diliyoruz. Bülent Parlak artık ne yaptığını bilmemektedir.
Bir gece, medyayı saran ve adına belli sermayelerce şair, yazar, sanatçı gibi etiketler yapıştırılan yüzlere tv kanallarında rastladıktan sonra, dakikasında karar alıp aynı dakika içinde heyecana tutuştuktan sonra yine aynı dakika içinde çalışmalara başlamıştık.
Bu heyecan yıllardır ellerimizi titretti. Ve halen titretmeye devam ediyor. Matbaadan çıkacak dergiyi muayene istasyonunun önündeki araç sahipleri gibi bekliyoruz.
Hiçbir imkânın, maddiyatın, desteğin, yardımın, ilacın, yara bandının, kasketin ve davulun olmadığı noktada hem çalıp hem de oynamaya çalıştığımız ve kendimizi bile bile defalarca yaraladığımız şu günlerde, Bülent Parlak ve arkadaşlarının yazmış olduğu bu tanıtım yazısından ötürü önce kendimizden sonra sizlerden özür diliyoruz.
Dergimizin bu sayısında konu olarak ‘Çöp’ ü seçtik. Altından kalkması oldukça zor olan bu konuyu şiirlerde, hikâyelerde, denemelerde ele aldık. Ortaya çıkan manzara gösterdi ki, çöp diye attığımız onca şeyin içinde kendimiz dâhil tüm dünyamız varmış.
‘Eğer yazmamış olsaydım, katil olabilirdim.’ diyerek kapılarını okuyucuya açıyor. Hüseyin Peker ‘Ceset Ziyafeti’ adlı şiiri yer alıyor.
‘babam eve döndü, yoruldu çocuklar
Sarhoşken söylediği bir masalda…’
Ardından Katı İşçileri Derneği Başkanı Ali Memdillioğlu’nun ‘Çöp Bir İş Alanı Değil, Bir Yaşam Alanıdır’ başlıklı yazısında, çöpten var olan dünyalara gezinti yapılıyor.
‘Akşam Haberleri’ adlı şiiriyle, ‘Allah’ım Hiç İyi Değilim’ serzenişte bulunan Güven Adıgüzel’in ardından ‘İnternet Şiirlerimizin Aynı Çöpte Buluşmasıdır’ diyen Ufuk Akbal’ın oldukça iddalı bir yazısı bulunuyor.
Sinema bölümünde, İzdiham’a yıllarını vermiş tanıdık bir isimle beraberiz tekrar; Zeliha Yurdaer, ‘Benim Sinemalarım’ adlı yazısında bizleri geçmişe gömdüğümüz duygularımıza götürüyor.
Mustafa Akar ‘Çöpe Attığım Şiirler’ başlıklı yazısında, çöpe atılan şiirlere birçok şairin gözünden bakıyor.
Ve Bülent Parlak, ‘Venezüella Hava Yolları’ başlığıyla dergiye koyduğu şiiri eşi yine okumayacak.
‘Namazlarımı Aksatırken Tıksırdığım Cümlelerin Semantik Açılımları’ başlıklı yazısıyla Doğukan İşler’i, sahilde sigarasını içip şair taklidi yapan bir salyangoz edasıyla karşılıyoruz.
Berkan Ürgen ‘Her Şeyin Bir Küf Noktası Vardır’ derken, en mühim çöplüğün sivrisinek ve Afrika olduğunu düşünmeye başlıyor. Ardın SKL Hareketinden Başarısızlık Belgesini almaya hak kazanmış bir isim, Yasin Kara ‘Ellerimi Zımparalar Temizlesin’ başlıklı yazısında küçük Çınar’ın hikâyesini paylaşıyor.
Gerçek bir hayattan gönül çöplüğüne düşmüş çöpleri çıkarmış Özer Turan ‘Babamın Çöp’ adlı yazsında.
Aykut Ertuğrul’dan okuyacağınız ‘Musa’ yazısı, Musa Aleyhisselam’ın hikayesini hiç düşünmediğimiz yönleriyle ortaya koyuyor.
Ve Cihat Duman, Oğuz Atay Tehlikeli Oyunlar’dan alıntılar yaparak, bizlere Hikmet Benol’u anlatıyor.
Perdeyi kapatan yazı Güven Adıgüzel’den. ‘Kusursuz Bir Kötü Kaosun Elçisi Joker’ başlıklı yazısında, tasarlanmış bir kaosun gönüllü elçiliğine talip olmuş bir ismi, Joker’i konu alıyor.
