Jineoloji- Sayı 1 sözleri ve alıntılarını, Jineoloji- Sayı 1 kitap alıntılarını, Jineoloji- Sayı 1 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İktidarın kökeninde hırsızlık olması bugünkü ikti- darların hırsızlıkları resmi olarak yapmalarının da temelini oluşturmaktadır. Bu çalma eylemi ahlaki ilkenin yıkılmasını getirmiştir. Burada ahlaki olmayan esas eylem hırsızlık değildir. Emek vermeden sahip olmak, el koymak, topluma ait olanı kendine ait kılmak, kadına saygı- sızlık, kadını ve tüm kadınca değerleri inkâr; sınıf, kast, hiyerarşi ve iktidar oluşturmak, gasp etme,özel mülkiyet yaratarak tekel kurmak ve devletçi uygarlığa ait olan birçok özellik ah- laksızlık olarak nitelenebilir.
Tüm dinlerde öldürmeyeceksin, çalmayacaksın, adil olacaksın, hak yemeyeceksin, zulmedip doğayı talan etmeyeceksin denir. Ve "Mülk insana ait degildir" ayeti sürekli tüm dinlerin önünde uyarı levhası olarak durur. Düzeni bozmak ve düzene müdahale etmenin geri dönüşümü yıkımıdır. Yıkımların asıl nedeni bu uyarı levhalarını göz ardı eden zihniyettir. Tıpkı günümüzde yaşanan savaşlar, katliamlar, göçler, Ebola, Sars, Domuz ve Kuş gribi Covid 19 gibi salgınların nedeni olan ekolojik sistemin bozulması talancı zihniyetlerden kaynaklıdır. Ne diyor Rahman suresi: "her şey bir mizan üzere yaratılmıştır."
Devletlerin yürüttüğü savaşların toplumlarda yol açtığı toplumsal felaketleri, yıkımı inceleyen
bir sosyolog, yıkıma uğrayan bu toplumun çektiği acı ve ıstırabı duyumsamadan ne kadar adaletli bir sonuca ulaşabilir? Örneğin; Şengal’de ki toplumsal kırımı, kadın katliamını görmeyen,
açlıktan susuzluktan hayatını kaybeden çocukları hissetmeyen, yaşam kaygısı kalmamış kadınları anlamayan, kızgın kumlarda minicik ayak izleri bırakarak yürüme savaşı veren üç yaşındaki çocuğun ayaklarındaki yanık acısını hissetmeyen bir sosyolog, bir psikolog, bir tarihçi,
ne kadar doğru ve objektif bir bilimsel analiz yaptığını iddia edebilir ki? Eşi ve yedi çocuğunu
DAİŞ belasından kurtarmayı başaran ancak hepsini birkaç dakika içinde Ege denizine gömen
Suriyeli babanın yüreğini okuyamayan bir bilimsel analiz, gerçekte ne kadar bilimsel olabilir?
Cizre’de hendekleri kapatma operasyonu için öğretmenleri izne gönderen, öğrencilerini ve ailelerini ise katliam planını uygulamak için yasakladığı sokaklarda yalnızlaştıran devlet aklını
yargılamayan, devletin Cizre'de, Sur'da insanları yakarak, tarihi mekanları yıkarak yaptığı katliama göz yuman bir sosyal bilimcinin yapacağı inceleme geliştireceği gözlem ve analiz ne
kadar doğru ve objektif olabilir? Zorla evlendirilen kadının, hayatı boyunca çektiği işkenceyi,
ıstırabı anlamaya çalışmayan, onun empatisinde olmayan bir sosyal bilimci, araştırmalarında
ne kadar objektif ve sonuç alıcı olur? O zaman bilim kimler için yapılıyor? Ne için yapılıyor?
'Günümüzde kapitalist modernite, tüm parametrelerinde sürdürülemezlik işaretlerini veriyorsa bunda en büyük pay sahibi
dayandığı ‘Bilimsel Yöntem’dir.'