Jineolojiye Giriş
KolektifSözler ve Alıntılar
Güzellik kozmetikle, 'estetik' ameliyatla, giyim-kuşamla, süslenmekle kazanılmayacak kadar pahalıdır.
Aramızda 5 bin yıllık yalnızlık var!
Yaratılmış, yaşatılmış, büyütülmüş, kullanılmış yalnızlıklar!
Seni sende abartmış, beni bende yok etmiş savrumlar..
İki cinsten iki lanetlim, ben uygarlığın lanetlisi
Sınayıp durmuşum seni 5 bin yıldır
Olmamış sınıfta kalmışsın
Ne baba olabilmişsin bana, ne kardeş, ne de yar
Dev kayalara dönüşmüş, oyuklardan uygarlık kirleri süzülmüş
Seni kirletmiş, beni ayıplamış!
Canlılığımda ölüm var senin için, ölümde canlılık
Senin varlığın benim varlığıma bağlıyken
Senin canlılığın benim ölümüme mahkum kılınmış
Kördüğüme dönüştürülmüş...
Düğümlere üflenmişim, şeytan olmuşum,
Cadı olmuşum, fahişe olmuşum...
Düğümlere üflemişim, şerrimden kaçmışsın!
Aramızda yalnızlık , yanlışlığa evrilmiş!
Seninle aramızda yanlış birşeyler var, değişmesi gereken
Evrimin ilk halkasından,
Gel biz tekrar yürüyelim beraber
Bu defa ne baba ol, ne kardeş ol,
ne de yar ol bana
Sadece dost ol!
Sayfa 261Kitabı okudu
Kapitalist modernite ile birlikte cinsel arzunun patlaması, çarpıkça gelişimi ve kadın -erkek ilişkilerini çürütüp çökertmesi için sistem çok yönlü çalışmıştır. Bunun için, kadına cinsel bir obje olarak reklamlarda yer vermekten tutalım pornonun geliştirilmesine, kadın -erkek rollerinin değiştirilebileceğinden cinselliği kışkırtan ve bireysel özgürlüğün temel kıstası hâline getiren piyasaya, bu tarz cinselliği geliştiren çok yönlü teorik -ideolojik çalışmaya kadar sayılamayacak çok araçla kapitalizm bireyi ve toplumu tülenişin eşiğine getiren cinsel politikasını yarattı ve yürütüyor. Bugün sistem bu konuda kendine o kadar güveniyor ki bu cinsel politikayla tüm toplumsal kesimleri avlayacağını, vurup kendi sisteminin piyonu hâline getireceğini iddia ediyor. Önemli oranda da başarıyor.
Bu kadar kışkırtılmış cinsellik, tam bir cinnet toplumu yaratıyor. Toplumsal dokuyu öldürüyor. Evrensel evrimin devamı olarak gelişen kadın ve erkek doğasının, doğada olmayan bu cinselliği yaşama tarzını uzun süreli kaldırabilmesi imkânsızdır. Bu er geç kişiliklerde bir iflası ve fiziksel yapıda bir tükenişi getirecektir. Sistemin amacı da zaten budur.
Bu kuram 'günahtır' diyen Hristiyanlığın, 'Kadınlarınız sizin için tarladır, tarlanıza nasıl dilerseniz öyle varın' diyen İslam'ın, 'Eksik erkek' diyen felsefenin, 'Hem fahişe hem kutsal ana' diyen mitolojinin, süs gibi kullanan sanatın kadına yaklaşımını ve kadın-erkek arasındaki sakatlanmış doğanın tahribatını ortadan kaldırma iddiası taşıyor.
Çağımızdaki hegemonik iktidar ve sömürü güçlerinin iflası en çok eşyaşamdaki çöküşle görünür olmaktadır. Kadın-erkek ilişki tarihi en deklase anlamını yitirmiş, ne onunla olunur ne onsuz olunur gibi bir tükenmişliğe gelip dayanmıştır. Başlangıç devrimini bu kaotik durumun tahliline dayandirmayanların kaosu sürdürmekten başka şansları yoktur.
Eşyaşamın bir toplumsal inşa olduğunu iyi bilmek gerekir. Bu yaşam eril ve dişil kişiler arasında gerçekleşmez, inşa edilmiş toplumsal kadınlık ve erkeklik arasında gerçekleştirilir. Hegemonik inşanın her iki cinsi sakat bıraktığı, aralarındaki ilişkinin bundan etkilendiği ve hegemonik ilişki olarak yansımasını bulduğu iyi bilinmelidir. Hegemonik ilişkide aşk gelişemez. İnsan aşkında temel şart, tarafların birbirine denk özgür iradeleridir.