"Hiçbir insan kendi başına bir bütün, bir ada değildir. Her insan kıtanın küçük bir birimi, bütünün bir bölümüdür. Eğer bir toprak parçası denize sürüklense Avrupa eksilmiştir. Bu, arkadaşlarımızdan bir Manor'un ya da sizin kendi toprağınız olan, bir deniz kıyısındaki ufak çıkıntı olsa da fark etmez. Her insanın ölümü benden bir şeyler götürür ,çünkü ben insanlığa bağlıyım. Bunun için asla çanları kimin çaldığını sorma, çanlar senin için çalıyor."
O, yaşamın ilk yarısını güneşin ufuktan doğup yavaş yavaş en yüksek noktaya tırmandığı öğle öncesine, ikinci yarısını da güneşin çizdiği eğriyi tamamlayıp battığı ve sonunda kaybolduğu öğleden sonraya benzetmektedir.
Jung’un görüşüne göre her Nevruz’un bir amacı vardır: yaşama karşı tek yanlı bir tutumun eksikliğini giderme yönünde bir çabadır ve kişiliğin üzerinde durulmayabilir ya da bastırılmış bir yönüne dikkat çeken sestir.
"İnsan aklının günah fikrini keşfetmeyi başarmasıyla birlikte insanlar ruhsal gizliliğe başvurmaya başlamışlardır, ya da analitik dilde konuşursak bastırma olayı ortaya çıkmıştır."