Jungiyen Rüya Analizi

James Hall

Jungiyen Rüya Analizi Sözleri ve Alıntıları

Jungiyen Rüya Analizi sözleri ve alıntılarını, Jungiyen Rüya Analizi kitap alıntılarını, Jungiyen Rüya Analizi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bağlam
Rüya, rüya sahibinin mevcut yaşamının bağlamında okunmalıdır. Jung, rüyaların çoğunlukla egonun bilinçli görüşünü telafi ettiğini ve baskın ego-kimliğinin tutumuna karşıt bir unsur (genellikle daha kapsayıcı bir bakış açısı) sunduğunu düşünüyordu. Egonun gerçeklik anlayışı her zaman sınırlıdır, rüyanın eğilimi ise egoyu genişletme yönündedir (gerçi bu genişleme sonunda geçici olarak daraltılmış veya odaklanmış bir farkındalığı gerekli kılabilir). Rüyayı, rüya sahibinin hayatı bağlamına yerleştirmek, onu gelecekte yapılması gerekenlere dair bir ipucu olarak okuma kolaylığı sağlamaz. Aynı şekilde, bir rüyayı kişinin mevcut bilinçli konumunun teyidi olarak görmek, çoğu durumda rüyaların içerdiği telafi edici bilgiyi açığa çıkaramayacak kadar kolaycı bir tavırdır. Genel bir kural olarak, rüyanın ne söylediğini zaten biliyorsanız anlamını ıskalamışsınız demektir.
Ölüm
Rüyaların işlevlerinden biri hayatta yaklaşan bir aşamaya veya eşiğe hazırlıktır. Ölüm, bilinçdışının bizi hazırlamak istediği böyle bir eşiktir. Ölümlü olduğumuzu kabul etmemiz, sonumuza dair bilgilenmemiz bilinçdışımız için çok önemlidir. Çünkü biz ölümde olgunlaşırız. Ego bilinci 'doğru' bir tutum içindeyse kişi ölümde ruh-tözünün yani Benliğin doğumunu yaşama şansına sahip olur. Benlik için önemli olan 'büyük iş’ yani içsel bütünlüğün tamamlanmasıdır. Bu, bir görevi veya hayatının görevini tamamladığını hisseden insanların neden ölümden korkmadıklarını da açıklayabilir. (Marie-Louise von Franz’ın On Dreams and Death: A Jungian Interpretation adlı kitabına E. Kennedy-Xipolitas’ın önsözünden, Chicago, Open Court, 1998, s.vii) (çevirenin dipnotundan bir kesit)
Reklam
Bilinçdışı Karşısında Naif Olmak
Demek ki bir anlamda “bilinçdışı veya bilinçdışının barındırdıkları karşısında naif veya toy olmak münasiptir çünkü bizden beklenen bazı görevleri yerine getirmemiz ancak rasyonel bakış açısını askıya alabildiğimiz zaman mümkündür. Budala karakteri, kişisel psişenin kolektif baskılar tarafından şekillendirilmemiş tarafını temsil eder.” (Daryl Sharp, Digesting Jung, Toronto, Inner City Books, 2001 s.71) Von Franz da peri masallarında prensesi kurtaranın daima ‘aşağı’ görülen budala olduğunu; naif ve saf olanın, kendisini yeni gerçeklere açık tutma yeteneğine sahip olduğunu ve bilinçdışı karşısında ki tutumun böyle olması gerektiğini söyler. (Von Franz, M.L., Animus and Anima in Fairy Tales, Toronto, Inner City Books, 2002, s.73) Çevirenin dipnotundan kesit
Sayfa 161Kitabı okudu
Başlıca üç tür 'kaygı' rüyası vardır.
1) Bir sınava hazırlıksız olma rüyaları 2) Tehditkâr bir kişi veya yaratık tarafından takip edilme ve kovalanma rüyaları 3) Rüya egosunun fiziksel tehlike ile karşı karşıya kaldığı rüyalar
Egonun yapısını veya hayatın çeşitli faaliyet alanlarındaki hareketini gösteren bir başka imge de otomobil veya diğer seyahat araçlarıdır. Yürümek ile otomobile binmek arasındaki fark, kendi arabamız ile bir otobüsün kolektif tabiatı arasındaki sembolik fark kadar önemlidir. Otomobil ve otobüslerin aksine tren sabit bir hat üzerinde ilerlediği ve istek doğrultusunda hareket ettirilemediği için kompulsif veya alışkanlığa bağlı faaliyetlerle ilişkilendirilir.
Sayfa 128Kitabı okudu
Benlik yaşam boyunca devamlı bir şekilde, gerçekle yüzleşmesi ve bireyleşme sürecine katılması için ego üzerine baskı uygular. Egonun rızası olsa da olmasa da bunu yapar. Gelgelelim, isteksiz bir ego karşısındaki telafiler (kabuslar, kazalar, fiziki semptomlar) bireyleşme sürecine katılmak için elinden geleni yapan bir ego ile bilinçdışının kurduğu tamamlayıcı ilişkiden çok daha şiddetlidir.
Sayfa 159Kitabı okudu
Reklam
Animasının yeni bir gelişim aşamasında idealize kadın hislerini artık eskisi kadar etrafındaki gerçek kadınlara yansıtmayan bir adam rüyasında, çok kısa bir an için, koridordan bahçeye doğru giden ve gülerek şarkı söyleyen hayaletimsi bir kadın görmüştü. Bu, animanın adamın yansıtmalarından ayrılabilir olduğunu göstermiş ve bir anlamda da geçmişle bağlantılı (hayaletimsi) olarak resmetmişti.
Sayfa 116Kitabı okudu
Bir rüyada bir kişiyi görüp uyanık hayatımızdaki aynı kişiye bu rüyadan bahsettiğimizde, o kişinin rüyayı, bizim bilinçli olarak ifade ettiğimizden 'daha derin' veya daha doğru bulma tehlikesi söz konusudur. Bu, rüyayı gören kişinin tam olarak anlayamadığı bilinçdışı bir ürünü, rüyayı anlattığı kişiye bir projeksiyon perdesi olarak sunmasına benzer.
Vaaay gidiii :)
Kimyasal işlemlerin her birinin psikolojik paralelleri bulunur. Örneğin kalsinasyon, hem nemden tamamen kurtulmak hem de muhtemel bir kimyasal değişimi gerçekleştirebilmek üzere bir maddenin ısıtılmasını anlatan bir kimyasal yöntemdir; psikolojik açıdan ise 'suya-doymuș, bilinçdışı komplekslerin tamamen kuruması ile ilgilidir. Bir maddeyi çözelti haline getirmek, kimyasal olarak eritmek, bilinçli bir içeriğin bilinçdışında çözülmesini mümkün kılan psikolojik sürece benzer. Bunun karşıtı olan süreç yani pıhtılaşma ise kimyasal olarak bir maddenin çözelti içinde tortulaşması gibidir ve psikolojik açıdan bilinçdışı bir matristen yeni bir fikirler kompleksinin grubunun oluşmasına benzer. İyi bilinen simyevi özdeyiş «çöz ve pıhtılaștır", zihne ait katı bir içeriğin', örneğin çözülemeyecek gibi görünen bir çatışmanın, aslında çözülebileceğini ancak onun yerini kendisinin de çözülmesi gereken başka bir 'içeriğin' aldığını ileri sürer.
Sayfa 151Kitabı okudu
Rüyalar yorumlanmadıkları zaman bile uyanıklık bilinci üzerinde derin bir etki yaratabilirler. Analiz edilmemiş rüyaların etkisi gözlemlendiğinde, hatırlanmayan rüyaların dahi psişenin toplam yaşamının hayati bir parçası olduğunu çıkarsamak mümkündür.
55 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.