Jungiyen Rüya Analizi

James Hall

Jungiyen Rüya Analizi Gönderileri

Jungiyen Rüya Analizi kitaplarını, Jungiyen Rüya Analizi sözleri ve alıntılarını, Jungiyen Rüya Analizi yazarlarını, Jungiyen Rüya Analizi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bilinçdışı Karşısında Naif Olmak
Demek ki bir anlamda “bilinçdışı veya bilinçdışının barındırdıkları karşısında naif veya toy olmak münasiptir çünkü bizden beklenen bazı görevleri yerine getirmemiz ancak rasyonel bakış açısını askıya alabildiğimiz zaman mümkündür. Budala karakteri, kişisel psişenin kolektif baskılar tarafından şekillendirilmemiş tarafını temsil eder.” (Daryl Sharp, Digesting Jung, Toronto, Inner City Books, 2001 s.71) Von Franz da peri masallarında prensesi kurtaranın daima ‘aşağı’ görülen budala olduğunu; naif ve saf olanın, kendisini yeni gerçeklere açık tutma yeteneğine sahip olduğunu ve bilinçdışı karşısında ki tutumun böyle olması gerektiğini söyler. (Von Franz, M.L., Animus and Anima in Fairy Tales, Toronto, Inner City Books, 2002, s.73) Çevirenin dipnotundan kesit
Sayfa 161Kitabı okudu
Rüyalar Bize Nasıl Yardımcı Olabilir?
Rüyalar bize nasıl yardımcı olabilir? Rüyaları anlamak, aynı hataların farklı şekillerde yinelendiği örüntüleri keşfetmeyi mümkün kılar ve tekrar eden bu örüntüleri egonun gözleri önüne serer. Bu çatışmalar berrak bir şekilde görüldüğünde sorumlu bir şekilde ve dolaysız bir tavır alma fırsatı doğar. Rüya psişenin tamamının hizmetindedir; ancak bu esas görevden sonra, ikincil bir görev olarak, herhangi bir ego tavrına veya bakış açısına karşı çıkmakla ilgilenir. Uyanıklık hali egosu rüyaların neyi başarmaya çalıştığına bakarak kendi konumunu değerlendirebilir ve arzu ederse daha derin süreçlere katılabilir. Bu, uyanıklık hali egosunun birden bire tüm yaşamını bir rehberin eline bırakır gibi rüyaların inisiyatifine terk edeceği anlamına gelmez (bu yaygın bir yanlış anlaşılmadır). Rüyaların sağlıklı bir psişedeki doğal işlevlerini yerine getirebilmeleri yani net bir şekilde telafi edici olabilmeleri için egonun kendi konumunu bilmesi katiyen gereklidir.
Reklam
Benlik yaşam boyunca devamlı bir şekilde, gerçekle yüzleşmesi ve bireyleşme sürecine katılması için ego üzerine baskı uygular. Egonun rızası olsa da olmasa da bunu yapar. Gelgelelim, isteksiz bir ego karşısındaki telafiler (kabuslar, kazalar, fiziki semptomlar) bireyleşme sürecine katılmak için elinden geleni yapan bir ego ile bilinçdışının kurduğu tamamlayıcı ilişkiden çok daha şiddetlidir.
Sayfa 159Kitabı okudu
Rüyalarda Yemek Yeme
Yeme, hazım, özümseme gibi faaliyetlere dair metabolik sembollere rüyalarda sık rastlanır. Bunlar, metabolize edilmesi gereken süreçlere, gerçeklere ve psikolojik mesele veya sorunlara işaret edebilirler. Bir kadın rüyasında ‘ayin ekmeği’ şeklindeki kendi dışkısını yediğini görmüş; bu rüya onu kabaca fakat empatiyle gölgede kalan kendi olumsuzluğunun bir parçasını, benötesi güçle kutsal bir ayindeymişçesine metabolize etme ihtiyacına uyandırmıştı. (Whitmont, E.C. & Perera, S. B., Dreams: A Portal to the Source, New York, Routledge, 2011, s.146). Çevirenin dipnotu
Sayfa 127Kitabı okudu
Ölüm
Rüyaların işlevlerinden biri hayatta yaklaşan bir aşamaya veya eşiğe hazırlıktır. Ölüm, bilinçdışının bizi hazırlamak istediği böyle bir eşiktir. Ölümlü olduğumuzu kabul etmemiz, sonumuza dair bilgilenmemiz bilinçdışımız için çok önemlidir. Çünkü biz ölümde olgunlaşırız. Ego bilinci 'doğru' bir tutum içindeyse kişi ölümde ruh-tözünün yani Benliğin doğumunu yaşama şansına sahip olur. Benlik için önemli olan 'büyük iş’ yani içsel bütünlüğün tamamlanmasıdır. Bu, bir görevi veya hayatının görevini tamamladığını hisseden insanların neden ölümden korkmadıklarını da açıklayabilir. (Marie-Louise von Franz’ın On Dreams and Death: A Jungian Interpretation adlı kitabına E. Kennedy-Xipolitas’ın önsözünden, Chicago, Open Court, 1998, s.vii) (çevirenin dipnotundan bir kesit)
Bağlam
Rüya, rüya sahibinin mevcut yaşamının bağlamında okunmalıdır. Jung, rüyaların çoğunlukla egonun bilinçli görüşünü telafi ettiğini ve baskın ego-kimliğinin tutumuna karşıt bir unsur (genellikle daha kapsayıcı bir bakış açısı) sunduğunu düşünüyordu. Egonun gerçeklik anlayışı her zaman sınırlıdır, rüyanın eğilimi ise egoyu genişletme yönündedir (gerçi bu genişleme sonunda geçici olarak daraltılmış veya odaklanmış bir farkındalığı gerekli kılabilir). Rüyayı, rüya sahibinin hayatı bağlamına yerleştirmek, onu gelecekte yapılması gerekenlere dair bir ipucu olarak okuma kolaylığı sağlamaz. Aynı şekilde, bir rüyayı kişinin mevcut bilinçli konumunun teyidi olarak görmek, çoğu durumda rüyaların içerdiği telafi edici bilgiyi açığa çıkaramayacak kadar kolaycı bir tavırdır. Genel bir kural olarak, rüyanın ne söylediğini zaten biliyorsanız anlamını ıskalamışsınız demektir.
Reklam
Jungiyen yaklaşımda rüya yorumunun üç ana basamağı mevcuttur: 1) Rüyanın detaylarının eksiksiz ve net bir şekilde anlaşılması; 2) Kişisel, kültürel ve arketipsel olmak üzere üç düzeyden biri veya fazlasında çağrışımların ve amplifikasyonların aşamalı olarak derlenmesi; 3) Amplifikasyonla zenginleştirilen rüyanın, rüya sahibinin yaşam durumu ve bireyleşme süreci bağlamına yerleştirilmesi .... .... Amplifikasyon, Jung'un yorum (özellikle de rüya yorumu) için kullandığı yöntemin bir öğesidir: ÇAĞRIŞIM vasıtasıyla bir rüyanın kişisel bağlamını belirlemeye çalışmış, AMPLİFİKASYON vasıtasıyla rüyayı evrensel imgelemle ilişkilendirmiştir. Amplifikasyon, rüya sembolizminin metaforik içeriğini açıklığa kavuşturmak ve zenginleştirmek için mitik, tarihsel ve kültürel paralelliklerin kullanılmasını içerir. Jung bundan imgenin içinde gömülü olduğu ‘psikolojik doku’ olarak bahseder. (sayfa 15, 7. dipnottan kesit)
Rüyalarla çalışmak belki de kompleksleri değiştirmeye yönelik en dolaysız ve doğal yaklaşımdır.
Gaipten Gelen Ses
Jung, rüyalarda gaipten gelen veya kaynağı belli olmayan bir sesin söylediklerini Benliğin emri olarak anlamamız gerektiğinden bahseder. Bu kitabın 6. Bölümünde de okuyabileceğiniz gibi bu ses, çoğunlukla tartışmasız bir şekilde dürüst ve doğru olduğu hissini uyandırır ve bir durumu ihtilafa yer bırakmayacak şekilde ve tamamen hakikatte olduğu haliyle ifade eder. -ç.n. (Dipnot)
Telafi Olarak Rüyalar
Jung’un arkadaşı ve meslektaşı Dr. Bennet’e göre, Jung’un bir ‘rüya teorisi’ olarak adlandırılmaya en yakın görüşü, psişenin kendi kendini düzenleyen bir sistem olduğu; bilinçle bilinçdışı arasında telafi edici bir mekanizmanın bulunduğudur. Bu, rüya yorumu açısından zamanla kullanımdan düşmeyen ve psikoterapistlerce geniş çapta kabul gören bir ilkedir. Terapist, bir rüyayı incelerken her zaman hangi bilinçli tavrın bu rüya ile telafi edildiği üzerine düşünmelidir. Jung, telafinin otomatik bir şekilde gerçekleşen bir süreç olarak tek bir rüyada gözlemlenemeyeceğini ortaya koymuştur; telafinin nasıl gerçekleştiğini görebilmek için bir dizi rüyayı (bir rüya serisini) incelemek gerekir. (Dipnot)
58 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.