Öncelikle bu hiç tanımadığım, duymadığım kitabı alma hikayemden kısaca bahsedeceğim.
Rüyamda sayıklamış olduğum "abi sana kabuk pişireceğim" kelimesinden evimizde hala sürmekte olan espriler var. Rüya olayından birkaç gün sonra "Kabuk"kitabı reklam olarak karşıma çıktı.Açıkçası hiç araştırmadan sırf kabuk kelimesi bizde simgeleşti diye sipariş verdim bir anda.(Bu bir işaret mi? :))
Şimdi gelelim kitaba.
İlk çeyrekte farkettim ki bütün hikayeler farklı kişiler tarafından kendi ağızlarından anlatılıyor, bu nedenle karakterleri çözemedim kafam epey karıştı.Elime bir kağıt kalem alarak devam ettim her bölümde kimin yazdığının notlarını aldım.Kimlikleri açıklamayacağım,bulmaya çalışmak bile gerçekten çok keyifli,ayrıca bazen içim daraldı,kafam karıştı,huzursuzlandım.Başlarda her ne kadar karışık gibi gelsede, kelimeleri, üslubu çok özel ve ilgi çekici.Bir miktar argo.(Benim için sakıncası yok)
Bahsi geçen üç nesil kadın; Sabiha, Sezin,Füsün.. Anane anne ve evlat.Ve bunların etrafını saran diğer kadınların hayatları.Terkedilme,ölüm,acı,yoksunluk duygusu, farkedilmeme, sevgi eksikliği.
DELİLİK!!(nesilden nesile)
Ikinci bölümde karakterler artık oturmaya başlıyor.Kalemi kaldırın akışına bırakın gitsin,bir anda bildiğin herşey değişiveriyor.Çok farklı etkiler yarattı, okunmaya değer, tek cümle halinde olup sayfaları kaplayan yüzümüze çarpan gerçeklerde kendinizi kaybedip tekrar tekrar okuyacaksınız, hemde nefes almadan. Mükemmel kurgu, bulmaca gibi bir roman.