endemik bir şeymiş bazen özlemek
yaylalarında sis var kaybol muş muyum?
çamur var biraz, ayaklarımın altı ağır
içim ağır biraz, karnıma doğru, karnım
çoğunlukla yokluğunu hissettiğim yer, çukur.
...
"olsun, bazı güzel günleri var takvimlerin
şubatları, nisanları, bazı haziranları
olsun (genel) yaşanılacak ne varsa
pamuğun sahiden beyaz olmadığı bilgisi
bazı bilgilerin hiçbir işe yaramadığı bilgisi
iki omzundan aşağı, düş saçları
dön başa düş saçları, hep düşümde saçları
olsun yenildim ama benim de kalbim güzel
burda güldün.
gülüşün yaşadığın şehre armağanım olsun.
bu hayatın bazı bölümleri geçilmiyor kollar bozuk değil yorgun
bunca kabullenmekten bunca bilmekten yorgun uzuvlar
aramızda bir deniz mesafe var halkın çoğunluğuyla
herkes her şeyi biliyor cız herkes her şeyi biliyor.
her şey sınıfsaldır cız herkes hiçbir şey bilmiyor
beni herkesten ayıran şeyin ne olduğunu anlatamam
sizinle konuşurken çoğu zaman içimin sıkıldığını
bir sonraki cümlenizi bilmenin nasıl bir mengene
ve aslında fatih terim'in büyük hoca olmadığını
ve aslında ülkemizin üstünde oynanan kirli oyunlar
vatana ihanet sandığınız şeylerin vatanı sevmek olduğunu
...
aynı dili konuştuğum kimse kalmadı dediğimde gülmüştünüz
lanet olsun! keşke fakir olsaydım, daha çok hakkım olurdu isyana
çıkıp bağırmaya korktuğumu dayak yemekten korktuğumu
fitrelerinizin zekatlarınızın kendinizi kandırmak olduğunu
topladığınız plastik kapakların, geri dönüşüm kutularının
eskiyen giysilerinizi düzenli aralıklarla,
iyi insan olduğunuzu sandığınız anların aslında egonuzu
her şey sınıfsaldır cız herkes hiçbir şey bilmiyor
-"Özgür Ballı şiiri misin, ne bu iç sıkıntısı?"
diyen Sıddık Yurtsevere
isterdim sen gülünce sahiden çiçeğe dursun
içimde dursun, içim, ezilmişlerin yanına dizilmiş
el yazısıyla etiketler pazarda
abla almazsan sen kaybedersin, gerçeküstü konuşmalar
maskeleri çenede sigaraları ağzında kafası başka yerde
domates yirmi lira
isterdim
"bazı şehirlere giriş çıkış yasağı"
daha kötüsü olmaz dediğim yerde açıyor çiçek
bile isteye sorulmuş cevapsız ağrılar biriktiriyorum
içimde şuramda şimdi nasıl göstersem
ansızım. zamanın geçmesini bekliyorum geçmiyor
zaman geçmiyor yani bir düşün.
ödün vermeyen insanlara özeniyorum
doğarken beni başka türlü dermişler
içimin eziklerini kabul edişlerime gizle
daha kötüsü olmaz dediğim yerde sonucu biliyorum
insan hazırlayamıyor kendini gitmeklere.
"deli kızın türküsü”
sen seversin kestin gerçi saçlarını uzadı
günler uzuyor geceye üzgünlükler var
ne yaparsan yap olmamaklar var
kırıklıklar var, kesikler olmasın istiyorum
gitmekler belki böyle olmalı
çok ilginç gerçekten tüm bu olanlar
olamayışlar. insanın kendi elleriyle ördüğü duvarlar falan.
bir çağı kapatıp yenisini açan şeylerle oturuyoruz
...
mesela kaç çeşit batar güneş ve nerelerinden batının
doğunun bazı şehirlerinin başına bazı isimler takmışlar
batılar üzgün. onlar yeterince kahramanlık yapamamışlar
bazıları epey yaralı, bazılarının yanına yaklaşılmıyor gururundan
biraz yoruldum. canım az. kırmızıya dönüyor gözlerimin bazıları
ben nuri bilge ceylan dördümüz oturuyoruz.
insanın açmazlarından bahsediyoruz bakıyoruz içimize aaaa
her şeyi kendimizle alakalı sanıyoruz hırslarımız kocaman
kelebekleri falan kurutuyoruz avuçlarımız sıkmak ilginç geliyor bana öpüşmenin icadı, ilginç değil mi
üst üste tekrar edildikçe anlamın kaybolması
bazı denizlerin üzerinde gökyüzleri var
mesela yeşil batsın olsun ne olacaksa