"Sen zaten ne zaman derin bir nefes alıp bir şarkıya başlasan insanı hüzünlü bir telaş alır...
Yeni bir şey yaratabilme telaşıdır bu.
Sanki eksik kalmış şeyleri anımsatır senin sesin.
O eksiği yazarsam tamamlarım zannederim..."
"Dünyaya doğmuş olmanın acısıyla nasıl baş ettin?"
Ölüm tek hükümran belki.
Doğuşa bile hükmediyor.
İnsanın yakasına doğar doğmaz yapışıyor ve bir daha da hiç bırakmıyor peşini.
Eli her yere uzanıyor...
Kendisi dışındaki bütün gerçekleri gelip geçici kılıyor.
Bütün zamanları aynı potada eritip silerek tek gerçek haline geliyor.
"Acının, beden ve kalp üzerinde bıraktığı hasarın sosyal statüyle hiç ilgisi yoktur.
Acının geliş biçiminde eşit olmayabilirler ama yaşanış biçiminde eşittirler.
Acıda eşitlenir insanlar..."