İbn Vaddâh (rh) şu rivayeti nakletmiştir:
"İnsan kırk yaşına ulaştığı halde hala tevbe etmemişse, şeytan eliyle onun yüzünü okşar ve, 'Babam hakkı için, kurtuluşa ermeyenin yüzü' der."
Bir gün Resûlullah (s.a.v.) evdeki kadınların da duyacağı yüksek bir sesle hitap ederek bize şöyle buyurdu:
"Ey dili ile iman ettiği halde kalplerine iman girmemiş olanlar! Müslümanların dedikodusunu yapmayın, onların ayıplarını araştırmayın. Çünkü kim Müslümanın ayıbını araştırırsa, Allah da onun ayıbını araştırır ve onu evinde (dahi) rezil eder."
Allah'a isyan ediyorsun,oysa O'nu sever görünüyorsun,
...
Eğer sevgin doğru olsaydı,O'nun emirlerine uyardın,
Çünkü âşık,sevgilisinin sözünden çıkmaz;)
Ebü'l Abbas el-Mavsilî kendi nefsine seslenerek şöyle demiştir:
"Ey nefis! Dünyada kralların çocukları ile birlikte yaşamadığın gibi, ahireti istemekle de Allah'ın kulları ile birlikte gayret etmedin. Galiba ben senin yüzünden cennetle cehennem arasında hapis kalacağım. Ey nefis utanmaz mısın?"
Bir gün Mecnun Leyla'nın evine uğradı ve gökyüzüne baktı. Kendisine: "Ey Mecnun! Gökyüzüne değil, Leyla'nın evinin duvarlarına bak, belki onu orada görürsün denildi.
Mecnun: "Ben Leyla'nın evinin üzerine gölgesi düşen yıldıza bakmakla iktifa ediyorum(yetiniyorum)." dedi.
"Kim yalnız Allah'a güvenirse, Allah her sıkıntısında ona yeter; beklemediği yerden onu rızıklandırır. Kim de yalnız dünyaya güvenirse Allah Teala onu dünyaya muhtaç kılar."
Rivayet olunduğuna göre Resûlullah (s.a.v.) geçim sıkıntısı çekince ailesine, "Haydi namaza kalkın. Yüce Rabbim bana böyle emretti." buyurur, ardından da şu ayet-i kerimeyi okurdu:
"Ev halkına namazı emret ve kendin de ona sabırla devam et. Biz senden rızık istemiyoruz. Güzel sonuç takva sahipleri içindir."
Mecnun, Leyla’nın evinin önüne gider ve gözlerini gökyüzüne diker. Ona "Ey Mecnun, gökyüzüne değil, Leyla'nın odasının duvarına bak belki onu görürsün!" derler. O böyle diyenlere, "Gölgesi Leylâ'nın evine düşen yıldız bana yeter." diye cevap verir.