“Var mı sizin gibi özü, sözü doğru insanlar bu dünyada?... Akıl sizde, namus, merhamet, temizlik, güzellik sizde... Lakin neden öyle bazılarınız afacanlık ederler; birbirlerinin toprağını, karısını, neyini kapmaya, durup dururken hayatına kıymaya kalkarlar? Neden bazılarınız tembellik edip fakir kalırsınız; pislikten, mikroptan korkmaz, takımınızla ölürsünüz; bereket dolu topraklarınızı işlemezsiniz, ateş diye yakıp ormanlarımızın kökünü kurutursunuz? Vergileri saklar? Kaçakçılık yaparsınız? Neden penisiline inanmaz, kendinizi afsunculara okutursunuz? Bunlar, sinek gibi ufak şeyler amma ne de olsa mide bulandınr...”
“Durduğum yerde, yüreğimde çarpıntılar, kafasında yırtıcı zonklamalar ve korkunç çarpıntılarla gökten ilham ve vazife aldıklarını sanan hastalar gibiyim.”
“Ölmüş gibi. göründükleri bir zamanda, vücutlarının derinliğinde esrarlı bir zemberek kurulur, bütün heyecanları ve haykırışlarıyla tekrar ayağa kalkarlar.”