Home
Search
Explore
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.37
Kandid ya da İyimserlik
VoltaireNewest Kandid ya da İyimserlik Reviews
You can find Newest Kandid ya da İyimserlik quotes, newest Kandid ya da İyimserlik book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.Score
8.1Out of 10
Okuduğum en güzel kitaplardan biri. Aydīnlanma çağının idealizmini ve de romantizmini çok güzel gösteriyor. Hayatımın idollü Serval Taneli 'nin çevirisi de çok güzel. Elimdeki okumalar biterse bir kez daha okumak isterim. Başta okurken insan kendisini çok iyi hissediyor.
İnceleme spoiler içerir
Salamlar hamıya.
Volter özü bu əsəri bekarçılıqdan yazdığını söyləyib və bəzi hallarda müəllifliyindən boyun qaçırdıb. Əsərin əvvəlindən sonuna kimi Kandidin başına gəlməyən bədbəxt hadisə qalmır. Kandidin öz fəlsəfə öyrətməni doktor Panqlos belə fikirdədir ki, "ayrı- ayrı bədbəxtliklər, ümumi xoşbəxtliyi törədir, ona görə də belə bədbəxtliklər nə qədər çox olsa, bir o qədər yaxşıdır".
Kandid əslində xoşbəxtliyi qızıldan olan əfsanəvi şəhər Eldoradoda tapır. Ancaq bu xoşbəxtlik müvəqqətidir, Kandid ayrı düşdüyü sevgilisi Kuniqundaya qovuşmaqdan ötrü şəhərdən çıxıb gedir. Əfsanəyə görə, Eldorado şəhərində hər şey qızıldan hazırlanıb. Əsrlərdən bəri xeyli sayda səyyah Amazon çayı və meşələri boyunca Eldorado şəhərini axtarsalarda bir nəticə alınmamışdır.
Kandidin xoşbəxtliyi Eldorado da tapması təsadüfi hadisə deyil. Yazıçı bununla xoşbəxtliyin mövcud olmadığını bildirir və Kandidin bu şəhərdən ayrıldıqdan sonra getdiyi hər yerdə uğursuzluğu davam edir. Ürəyi getdiyi sevgilisi Kuniqundayla qovuşmağıda istədiyi kimi olmur.
İyimser kalabilmek, işte bütün mesele bu!
Spoiler içerir!
Candide veya İyimserlik, Candide adında saf mı saf birinin başından geçenler üzerinden iyimserlik kavramını irdeliyor/iğneliyor. Candide büyük bir iyimserlik inancıyla dünyanın en güzel ülkesinin en güzel şatosunda en iyi insanlarla yaşadığını düşünürken başına gelen olaylar onu dünyanın dört bir yanına sürüklüyor. Almanya, Fransa, İngiltere, Amazonlar, İspanya, Venedik... ve en son Türkiye'ye geliyor. Bu gezdiği ülkelerde ne kadar iyimserliğini korumaya çalışsa da, görüyor ki dünyanın her tarafında kötülük, haksızlık, savaş ve acı var (hayali ülke Eldorado hariç). En sonunda fark ediyor ki iyimserlik falan güzel ama karın doyurmuyor, gerçekçi değil.
Akıcı bir kitaptı. Çoğu zaman gülümsetti ama Candide'in bir sürü yolculuk yapması bazen sıktı. Voltaire birçok kişiye göndermede bulunmuş, eleştirmenlere filozoflara... Ama bunlar daha çok o dönemde o bölgede sanat dünyasında, politikada yaşanan olaylarla ilgili, o yüzden dipnot olmasa anlaşılması zor iğnelemeler var. Okuduğum baskının çevirisi çok iyi değildi, bu baskıyı önermem.
Yeryüzünde hayâlden, belâdan başka bir şey yokmuş.
Bu hikâyesinde Voltaire, genç ve her şeyden habersiz Candide'e, Alman düşünürü Leibniz'in felsefesini temsil eden Pangloss ve sağduyunun temsilcisi olan filozof Martin'le birlikte bütün dünyayı dolaştırır. Voltaire bu kitapta Leiblinz'in felsefesini eleştirmiştir. Dünyadaki herşeyin kötü olduğu kanıtlanmaya çalışılmıştır. Voltaire bunu yaparken gelenekleri,töreleri de eleştirir. Karakterlerin gittikleri yerlerdeki olayları mizahi şekilde kaleme almış.
Hem edebi yönden hem de felsefi yönden çok güzel bir eser. Okunmalı.
Bahçemizi yetiştirmek gerek...
Sevgili Candide keşke dünya senin sandığın kadar iyi ve güzel bir yer olsa...
Öncelikle “Candide” Fransızca kökenli olup saf, iyi niyetli anlamına gelmektedir. Adından da anlaşıldığı gibi romanda Candide masumiyeti ve saflığı temsil eder.
Voltaire bu eserinde 17. yüzyılda yaşamış Alman filozofu Leibniz’in “ olabilecek dünyaların en iyisinde
Lamartine Voltaire için şöyle der: "İtalya Rönesans'ı yaşadı, Almanya Reform'u gördü fakat Fransa'nın ise Voltaire'i vardı.
Voltaire okumaktan keyif aldığım Fransız filozof, yazar..
1964’te Paris’te doğmuş, babası hukuk okumasını isterken kendi edebiyat okuyup, sistemi, siyaseti, zenginleri, sarayları eleştiren, mizahi
Romanın baş kahramanı Candide, Almanya'da bir baronun şatosunda yaşamaktadır. Burada, hocası Pangloss'un etkisiyle, "bu dünyanın en iyi dünya" olduğuna inanır. Ancak şatodan kovulmasıyla başlayan maceralarında, dünya üzerinde başına gelen çeşitli felaketler ve tanık olduğu insanlık trajedileri bu iyimser görüşünü sarsar. Candide, sevgilisi Cunégonde'u ararken birçok farklı ülkeye seyahat eder ve çeşitli kültürler, dinler ve düşünce sistemleri ile karşılaşır. Sonunda Candide, iyimserliğin yerini pragmatizme bırakır ve "kendi bahçemizi ekmeliyiz" sonucuna varır.
"Candide", Voltaire'in Aydınlanma düşüncesine katkı sağlayan önemli bir eserdir. Felsefi, dini ve toplumsal eleştirileriyle, dönemin entelektüel tartışmalarına derinlik kazandırır. Voltaire, iyimserlik maskesi altında yatan gerçekleri ustalıkla ortaya çıkarır ve okuyucuyu kendi hayatını ve inançlarını sorgulamaya davet eder. "Candide", hem felsefi derinliği hem de edebi değeri ile zamanının ötesine geçen, evrensel bir klasik olarak kabul edilmektedir.
İnsanlar bilinmezi açıklamak ve çizgisel bir ilerleme sağlamak için kabuller yapmak zorundadır. Bu kabuller üzerinden çıkarımlar yapar. Aydınlanma çağı dedikleri dönem de bile aynı soru insanın aklını kurcalamaya devam etti. Bu kadim birkaç sorudan biri “Bizi küm yarattı?”. Ve elbette cevap metafiziğin en büyük tartışma konusunu beraberinde
Selamlar. Kitabı bitirdim bugün. Daha önce de dayanamayıp kitap hakkında eleştiri yazmıştım. Tekrar edeyim kitap hayatın anlamını arıyor aslında. Hayat nedir? Mutluluk nedir? İnsan-Toplum sorguları beraberinde candide adındaki kahramanımızın maceraları.
Candide bir soylu ve hayatı hep lüks içinde sarayda geçmiş kendisi papazın oğlu. Fakat aşkından saraydan oldugu bir sevdiceği var. Öldüğünü düşünüyor. Beraberinde hayatını anlam arayışına sürüklüyor. Oradan oraya, her yeri görüyor. Asla bulunmadığı yerleri, asla görmediği insanları ve hayatları, barbarları, yeri gelince hoşgörü, yeri geldiğinde kaba kuvveti, varlığa doymayan açgözlü hükümdarları, bununla birlikte malda mülkte hiç gözü olmayan ve huzur içinde yaşayan hükümdarı...
O mütevazi hükümdarın şehri çok dikkatimi çekti de hatta candide'nin orada kalmasını istedim. Ama kitabın ilerleyen saflarında ölmediğini fark ettiği sevgilisi için o dünyadan feragat etti. Halbuki sevdiği kız, cunegonde onu bırakıp lüks içinde yaşamak icin başkasıyla olmayı tercih etti. Sonucunda bitap düşmüş ve güzelliğini yitirmis olsa da Candide onu bırakmadı. Saraydan atıldı, Abisini karşısına aldı, maceradan maceraya savruldu sirf onunla bir hayat sürebilmek ugruna.
Değer miydi bilemem. Kitabın sonunda açık bir spoiler olmasın ama hayatın mekaniğini bulabilecek diyebilirim.
Dolanma, bahçeni ek!
Bu kitap, Felsefenin İzinde podcast’ini dinlerken dikkatimi çekti ve okumaya karar verdim.
Kitabın dili anlaşılır ve olaylar akıcı olduğu için kolayca bitti.
Ben kitabı çok sevdim. Voltaire’in anlatım tarzını da sevdim. Okuduğum ilk Voltaire kitabıydı ve bundan sonra diğer kitaplarını da okuyacağım.
Bu kitap bana ne kattı bundan bahsedecek olursam; zaman zaman hayata karşı derin düşüncelere dalarız. Doğru yolda mı ilerliyoruz, diğer insanlar ne yapıyor, acaba farklı bir şekilde mi ilerleseydim, dünya adil bir yer mi, iyilik ve kötülük vs vs. Bu sorgulamalar iyidir, zaten felsefe ve hayat bir cevaba varmak değil yolda olmaktır. Fakat bazen bu soruların üzerimize üzerimize geldiğini ve bunca soruyla ne yapacağımızı bilmediğimizi hissederiz. Bu verimsiz durağanlığı hissettiğim anda ben de bu kitaptan sonra şu cümleyi kuracağım kendime:
Dolanma, Bahçeni Ek.
Yani ilerle, oku, izle, dinle, öğren..
— Bundan sonrası kitabı okuyacaklar için spoiler olabilir.—
Kitabın içeriğinden kısaca bahsedecek olursam “Olabilecek dünyaların en iyisinde yaşıyoruz” bakış açısına bir antitez olarak yazılmış. Kahramanımız Candide maceraları boyunca birçok din adamları, hükümdarlar, zengin tüccarlar ile karşılaşıyor ve sorusunun cevabını arıyor. Birçok ülke gezip birçok macera yaşadıktan sonra son durak olarak kendini İstanbul’da buluyor ve cevabı bir çiftçiden alıyor.