Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kandil'de Kaybolan Yıllar

Süphan Yalçın

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Aile sorunlarına gelecek olursak. Kürt ailelerin genelinde kız çocukları çok fazla değer görmez birey olarak görülmez. Bu ailelerden biri de bizim ailemizdi. Kızların gelecekleri hiçbir şekilde iyi kötü hesaba katılmaz.
Herkes birbirine heval diye hitap ediyordu. Ben şaşkınlık içinde yanımdaki arkadaşıma sordum. “Ahmet bu insanların hepsinin isimleri aynı mı? Herkes bir tek isim mi kullanıyor. Neden bunların isimleri farklı değil?” Ahmet gülerek bana dedi ki; “Burada etki yetki, rütbe, yaş ne olursa olsun herkes hevaldır. Yani kimsenin kimseden üstünlüğü yoktur anlamına geliyor.” Dedi.
Reklam
Öyle bir yaşam ki savaşmadan yaşayamıyorsun, gerek kendinle, gerek doğayla, gerek her çeşit insanla yani hiç bir şekilde durmadan savaşmak mücadele etmek zorundasın. Böyle bir ortamda yaşamlarını sürdüren insanlar doğal olarak sık sık bunalıma girerler. Birçoğu ne için bunalıma girdiklerini bilmiyorlardı. Ben kendimce o insanların bunalımını şöyle çözümlüyordum. İnsanları kendi iradesi dışında eğitirsen, haliyle belirli bir süre sonra insanlar robot gibi oluyor. İşte o robotun ayarı bozulduğu zaman, doğal olarak insan yeni bir arayışa girer. O arayışı kendi özgür iradesi ile bulamayınca, bunalır yani bir boşluk yaşar.
Sayfa 191Kitabı okudu
“Bu yeni gelen arkadaşlara komutan yemeği getirin” dediler. Hepimiz birbirimizin gözüne baktık. Komutan yemeği de ne demek. Merak için de komutan yemeğini bekliyorduk. On-on beş dakika sonra ‘komutan yemeği’ dedikleri yemeği getirdiler. Bizler meraklı gözlerle gelen tepsiye diktik gözlerimizi. Tepsi kirlilikten siyah rengi almış doğal rengi gözükmüyordu bile. Tepsinin içinde yarıya kadar yağ ve bir kiloya yakın salça vardı. Hepimiz birbirimize şok gözlerle bakar olduk. İrade dışı suratımızı astık. Gözlerimiz başka bir şey aradı yemek olarak bir baktık ki yanına da ekmek getirdiler. Onda da aynı şoku yaşadık. Ekmek, ekmek dışında her şeye benziyordu.
Kısa bir süreliğine Zap alanına gittim. Orada yedek güç olarak bulunuyorduk. Bir tabura yakın insan vardı. Bu taburda yer alan insanlar örgüt ortamında deyim yerindeyse ise atsan atılmıyor satsan satılmıyor. Örgütün deyimiyle ne eğitim de bir şey alıyorduk ne de savaş alanında doğru düzgün savaşıyorduk.
Adalet bu değil. Şunu anladım ki ağalık sistemi var. Feodalizmin olduğu yerde komünizm olmaz. Biz kullanılıyoruz dağda da, bağda da, şehirde de… Kürtlükle, Türklükle bir alakası yok. Kim güçlü ise o haklıdır.
Sayfa 163Kitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.