Evrim gibi bir şeyi kabul etmeye yanaşmayan en katı muhafazakârlar bile, güç ve zenginlik kaynağı olmaya başladıkça, fizik, mühendislik ve kimya gibi alanlara saygı göstermek zorunda kalmıştı.
“Sonuç olarak, insanlar arasında sadece karınlarını doyurmak için çalışmak zorunda olmayanlar düşünmek; politikayla, sanatla, felsefeyle, etikle vb. uğraşmak imkanına sahip olabiliyor.”
Bu şehirlerin arasında en fazla büyüyen ve kalabalıklaşan Londra oldu. 19. yüzyıl boyunca işçilerin çoğu, bütün şehri sarmalayan varoş bölgelerindeki küçük odalara sıkışmış şekilde yaşamaktaydı.
İnsanların çoğu kalkınmakta olan dünyanın büyük bir bölümündeki yoksulluğun kabul edilemez olduğunda mutabıktır. Ancak bu kalkınmanın nasıl ele alınması gerektiği konusunda anlaşamıyorlar.
Şöyle bir gerçek vardı; bizler yiyecek satın alamayacak kadar yoksulduk, oysa İrlanda’dan İngiltere’ye gemilerle mısır taşınıyordu, çünkü orada daha pahalı satılmaktaydı.