Kelimeler ısrarla kapıyı çaldı, çaldı, açmadım. Küsüm ya da evde yokum sandılar belki de. Aksine, nerede olduğumdan her zamankinden daha çok emindim ama yazmadım. Şimdiki gençlerin ağzıyla diyecek olursam “Akışına bıraktım.” Sonra bu tarif de tam içime sinmedi, ben sanki su oldum aktım. Su aktı yolunu buldu. Gözlerimin üstüne düşen okumak görevini önce ellerime, oradan kalbime devrettim. Hep kitaplar okunacak diye bir kaide mi var canım, deyip göğü, günü, güneşi okumaya kalkıştım. Hem de bu boyum bu bosumla. Evet evet, bu kalbim ve bu aklımla… Önce “Ne hakla!” diyecek oldum. “Sana gelene kadaaaar!” diye devam eden cümlemin bitmesine bile fırsat vermeden “neden olmasın” denizine daldım. Yüzme de biliyormuşum meğer. Kulaç attıkça bulutları, denizi, denizin mavisini, cümle ummanları başka görmeye başladım.