"Zamanla söylememeyi öğreniyor insan, Hamlet gibi rol yapmaya başlıyor; çünkü insanlar sevmiyor yasın uzamasını, ayıpmış gibi, e uzattın ama artık, durumları. Bu hepimiz için geçerli aslında. Toplum bir süre sonra konudan kopuyor, kederimizle baş başa kalıyoruz. Olduğumuzdan daha iyiymişiz gibi rol yapmaya başlıyoruz, mecburen; kendimizi farklı sahnelediğimiz bir performansa dönüşüyor hayat. Ama kederimiz geçmiş gibi rol yapmaya başlayınca da, keder hakikaten hafiflemeye başlıyor, en tuhaf olan da bu."
Sayfa 104 - 2. Baskı, Ekim 2015, Can YayınlarıKitabı okudu
“Yaşamak, bazı şeyleri kazanırken, bir yandan da sürekli kendinden bir şeyler kaybetmek olduğuna göre, melankolik özne, kayıp yatırımlarına üzülmekte haklı değil mi? Korkmaya ne gerek var?"
Sayfa 69 - 2. Baskı, Ekim 2015, Can YayınlarıKitabı okudu
"Yaşadığımız her deneyimi görüntülemek, kendimizi görüntülemek ve sürekli paylaşmak artık yaşamak da aynı şey. Bir deneyimi görüntülemediysek onu yaşadığımızdan bile emin olamıyoruz artık."
Sayfa 73 - 2. Baskı, Ekim 2015, Can YayınlarıKitabı okudu
"Annelerle kızların, babalarla da oğulların arasında, melankoliyi güzel tanımlayan bir çelişki var; çünkü kadınlar anneleri tarafından, erkekler de babaları tarafından tam ve net görüldükleri zaman ancak kendileri olabiliyorlar. Net görülmezsek varlığımız tamamına ermez bir türlü. Eksik kalır. O eksikliğin özlemidir biraz da melankoli. Âşık olduğumuz insanlarda da ararız kendi bütünleşmiş imgemizi, ama en önemli, en hayati aynalarımız anne ve babalarımızdır."
Sayfa 136 - 2. Baskı, Ekim 2015, Can YayınlarıKitabı okudu