Uzak zamanlardan, gök gürültüsünden gelmişim; dağların fısıltısından, gırtlak şarkıları söylemeyi öğrenmişim; bugüne gelemedim, her zaman çok eskiydim ben...
Bildiğim, yeryüzünün; tanımadığımız, bilmediğimiz, anlayamadığımız insanlarla, toplumlarla dolu olduğu ve bu toplumlarda en korkunç, en dehşet verici yaratık insanoğlu. Ama en güzel, en müthiş yaratık yine insan.
Bugüne dek hangi yolculuğa çıkarsam çıkayım, yolculuğun sonunda hep bir dönüş olduğunu bilirdim. Çıktığım hiçbir yolculuktan dönmezlik etmedim. Yolculuklar denli, dönüşler de bir keyifti.
Önemli olan gitmekti. Çünkü gitmek, yaşamı yoğunlaştırmaktı. Gitmek, zamanı, alanı, yaşamı yeniden yoğurmak, yeniden biçimlendirmekti...Her gidiş tarih içinde, coğrafya içinde bir yolculuktu: başka toplumlara, başka insanlara...