“Dedim ya acımasız bir cezaevidir insan bedeni. Ruhunuzun ortadan ikiye ayrıldığını hisseder ve iliklerinize kadar işleyen o acıyı bastırmaya çalışırsınız. Fakat bu durum bedenin umurunda bile değildir. Acıkırsınız, tuvaletiniz gelir, aksırırsınız, beliniz ağrır, gaz sıkıştırır, burnunuz kaşınır...Ve budur yaşıyor olmanın kabul edilmesi zor
Köklerimi saldığım, aynı topraktan beslenen bir başka kurumuş ağaçtan farklı değildi benim için. Aynı bahçede yaprak döküp kurtlanan çürümeye yüz tutmuş birer şömine odunu adayıydık.
Seni sen yapan ne varsa boynunun üstünde taşıdığın kafatasının içindedir düşündüğün hissettiğin ne varsa sadece beyninden ibarettir bu yüzden bana, "kalbim şunu istiyor kalbim bunu istiyor." deme. Kalbin bir b** diyemez kalp dediğin sadece kan pompalamak için atar. Atamadığı yerde pil takarsın pil de işe yaramazsa yerine yenisini takarsın hiç olmuyorsa bir kalp krizinde geberir gidersin ama kalbin seninle konuşmaz kalp bir şey hissetmez. Kalbinin senin ne hissettiğinden haberi bile yoktur fakat sen illa yok benim kalbim bir şeyler hissediyor diyorsan seni kardiyolojiye yönlendireyim git bakalım kalp doktorun ne diyecek bu iddiaların hakkında...
Acı çeken insan iyileşmez, sadece daha iyi görünmeyi öğrenir bu küçümsenecek bir başarı değildir. Çünkü acı çekerken nasıl göründüğünü umursamaz insan.
Psikolojide tek seanslık tedavi yoktur çünkü psikolog desteği almak isteyen insanlar genelde tek seansta tedavi olacak kadar yoksul değillerdir, asıl psikolog desteğine ihtiyacı olanlar ise genellikle o ilk seansı alacak kadar zengin olmayanlardır.