Kemal Atatürk ve Çağdaş Türkiye

Johannes Glasneck

Kemal Atatürk ve Çağdaş Türkiye Posts

You can find Kemal Atatürk ve Çağdaş Türkiye books, Kemal Atatürk ve Çağdaş Türkiye quotes and quotes, Kemal Atatürk ve Çağdaş Türkiye authors, Kemal Atatürk ve Çağdaş Türkiye reviews and reviews on 1000Kitap.
Atatürk, küçük halkların haklarını ayakları ile çiğneyen Mussolini'ye karşı duyduğu tiksintiyi hiç de saklamıyordu. Yabancı gazetecilerin karşısında şöyle dedi: “Bu kendini beğenmişlik dağının, masum Habeş 'yabanlarını' bir an bile duraksamadan yok edebilen, asker çizmesi giymiş bu sırtlanın dünyasında yaşamak zorunda kalmam üzücü değil midir?... Ben halkım için savaştım, ama her şeyden önce bu masum ‘yabanlar' için de savaştım."
Sayfa 266Kitabı okudu
mustafa kemal paşa, 1922
“Büyük Millet Meclisi hükümeti, milliyetçilik ruhu ile doludur. Bu hükümet gerçekçidir. Ulusu kayalara çarpan, bataklıklara gömen ve sonunda onu hayalci ülküler peşindeki çabalarla kurban ederek yok eden türden cinayetlerden kendini uzak tutan bir hükümettir." Bununla birlikte ulusal öncü güçler içinde Turancılık çok daha yaygındı ve Mustafa Kemal, Pantürkizmden uzaklaşmanın zorunlu olarak ortaya koyduğu iç politika sonuçlarına varmayı başarıncaya kadar büyük güçlükleri yenmek zorunda kalmıştı.
Sayfa 252Kitabı okudu
Reklam
başbakan inönü 1937
"pantürkizmi olduğu gibi panislamizi de politikamızdan tamamen silkip attık"
Sayfa 252Kitabı okudu
İsmet İnönü
"Eğer toprak onu işleyen kimsenin malı değilse, ondan iyi ürün beklememelidir. En zengin bölgelerde bile, köylülerin nerdeyse yarısı toprak sahibi değildir ve başkasının malı olan topraklar üzerinde en ağır koşullar altında çalışmak zorundadır."
Sayfa 237Kitabı okudu
artık yabancı müdahalecilere karşı zafer kazanıldıktan sonra savaşım gene sürdürülmeliydi. başka çare yoktu. uygarlık, kenarda kalan herkesi yiyip bitiren korkunç bir ateşti.
Sayfa 215Kitabı okudu
3. Kolordu, Arnavutluk ayaklanmasını bastırdıktan sonra, kolordu subayları birlikte oturuyorlardı. Alman danışman, zaferin şerefine kadeh kaldırdı. Bunun üzerine Mustafa Kemal ayağa kalktı ve Alman danışmana şu karşılığı verdi: “Türk subayı olarak Arnavutluk'un teslim alınması gibi önemsiz bir olay için kadehimi kaldıramam. Bunu yaparsam, üzüntüden başka bir şey duymam. Kendi sınırları içinde kazandığı bir başarıdan dolayı Türk ordusu için, Osmanlı ordusu için değil -böyle bir şey yoktur-, kadeh kaldırılırsa benim buna üzülmem gerekir. Beni dinleyin, arkadaşlar! Osmanlı ordusunun değil, Türk ordusunun, Türk ulusunun bağımsızlığını kurtaracağı gün gelecektir. O zaman ordumuzun şerefine göğsümüz kabararak ve mutlulukla içeceğiz!"
Sayfa 36 - onur yayınlarıKitabı okudu
Reklam
isyankâr general mustafa kemal
Hariciye Nazırına gitti ve ona başkomutanlığın iyimser raporlarinin düpedüz yalan olduğunu anlattı. Türkiye'nin bir fiyaskoya doğru gittiğini, en kısa zamanda ayrı bir barış antlaşması yapılması gerektiğini söyledi. Hariciye Nazırı ise, Enver Paşa'ya tam güveni olduğunu bildirdi. Mustafa Kemal'e, asker olarak eleştirilerini genelkurmaya iletmesini söyledi. Kemal, alaylı bir gülümseme ile nazıra şöyle dedi: “Genelkurmay, ilk iş olarak beni ordudan uzaklaştırmaya çalışan Alman askerî kurulundan başka bir şey değildir.” Birkaç gün sonra, nazırın, kabinede, kendisinin cezalandırılmasını istediğini işitti. Ancak bu, hükümet için çok tehlikeli bir şeydi. “Anafartalar Kahramanı”nın başkaldırışı, geniş bir kamuoyu tarafından öğrenilirse ne olurdu?
Atatürk'ün düşünce yapısı
Genç adamı daha önceleri bulanık bir duygu sarmıştı: Ayaklanmak, isyan etmek istiyordu. Şimdi bu duygudan besleniyor ve daha belirgin çizgiler kazanıyordu. Voltaire, ona, feodal din adamlarınin mutlakıyetin önemli bir güç dayanağı olduğunu ve bununla savaşılması gerektiğini öğretmişti. Montesquieu'nün “güçler dağılımı” ve hatta Rousseau'nun “halk özerkliği”, ona, Abdülhamid'in despotizmi karşısında ulaşılması gereken seçenekler olarak görünüyordu. Fransız aydınlanması, onu, halkın gizli duran gücüne ve eğitilebilirliğine inandırdı. Dünyayı gerçekçi olarak, mistik örtüsünden sıyırarak görmesini öğrendi.
araplar neden isyana meyilliydi¿
Mustafa Kemal, Suriye'de yaptığı ilk birlik hizmeti sırasında Osmanlı hükümetinin uygulamalarını yaşayarak öğrendi. Askeri öğrencilerin coşkuyla tartıştıkları, kanlı gerçek karşısında donup kalıyordu. Durmadan bozulan bir yönetimin hizmetindeki Türk alayları, Arap köylerinde dolaşıyor, oralarda konaklıyor, halkın varını yoğunu yağma ediyor, yıkıma
Sayfa 25 - onur yayınlarıKitabı okudu
26 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.