"Doktor eğilerek baktı. Sonra hemen kalktı. Bazen hastaya 'önemli bir şey yok ' demek ayıptır. (Hastalık da olsa, kimsenin varoluşunu elinden alamazsınız.)
Hristiyan adetleri söz konusu olunca, burnuna hep bir modernlik kokusu gelen şehir insanının gittikçe samimiyetten uzaklaşan, trendlere yaslanan, özentiyle biçimlenen alışkanlıklar edinmedeki hızı sizce de biraz abartılı değil mi?
Tam bir şenliktir kendinin aslında ne kadar 'iyi, yetenekli,zeki' olduğunu anlatmak. Zaman zaman hepimizin içine düştüğü kadim bir lanettir bu. Ne zaman kendinden daha çok ilgi gören birileri olsa, içten içe büyüyen 'ben daha iyiyim' düşüncesi bir zehir gibi tüm vücudu sarar.
Kaygı böyledir, insanı yaşanan olayı bin defa düşünmeye, her yeniden düşünme seansında yeni kurgular eklemeye zorlar. Küçücük bir kaygı, düşüne düşüne devasa boyutlara ulaşıp yaratıcısını yiyebilir
...kamuflaj hayat yaşayarak, farklı biri gibi algılanmanın o yorucu gerginliğinden kurtulmuş mu oluyorum, yoksa karaktersiz bir hayat idarecisine mi dönüşüyorum onu tam bilmiyorum.
Yaşarken planlamadığımız, yaptıklarımızın sonucunu düşünerek önlem almadığımız, hayatın neşesi nereden geliyorsa yüzümüzü o yana çevirdiğimiz ve kimsenin saate ya da takvime bakmadığı yıllardı.