Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kendimi Masallara Adar mıydım?

Ümit Otan

Kendimi Masallara Adar mıydım? Gönderileri

Kendimi Masallara Adar mıydım? kitaplarını, Kendimi Masallara Adar mıydım? sözleri ve alıntılarını, Kendimi Masallara Adar mıydım? yazarlarını, Kendimi Masallara Adar mıydım? yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Duru, gerçek bir yüz benim gözümde her zaman daha etkileyici olmuştur. Başka erkekleri bilemem. Yüz kaslarının hareketlerini, kızdığı zaman nasıl seğirdiğini doğrudan görmek isterim. Sevinçlerini, mutluluğunu rimellerin arasından arayıp bulmak bana hiç cazip gelmiyor.
Çinli bilge şöyle diyor: “Doğduğun zaman sadece 1'sin. Büyüdükçe 1'in yanına sıfırlar eklersin. Diplomaların, unvanların, rozetlerin olur. Evlerin, arabaların olur. Bunların her biri sıfırdır, ama 1'in sağına konuldukça senin değerin artar. Ancak bütün bu sıfırların değeri sen hayatta olduğun sürece vardır. Sen öldün, 1 gitti. Sıfırların hiçbir anlamı kalmadı...” Ne hoş, değil mi? Sıfırların üzerine kurulan hayatlar, aslında olması gereken varoluşumuza en büyük engeli oluşturmuyor mu?
Reklam
Eleştirilerden korkmayarak, dinleyerek, paylaşarak, itelemeden, ötelemeden, hain ilan etmeden yaşanılası bir dünya yaratmak mümkün.
Emin misin daha pahalı bir araba, mobilyalar ve güney kıyılarında boş duran bir yazlık villaya sahip olmanın hakikat denen nesneden daha değerli olduğuna?
Rousseau bizi de yalnız başımıza çıkacağımız yürüyüşte hayatı hayal etmeye çağırırken, şöyle diyor: "En berbat yalnızlık bile, ihanet ve nefretle beslenen kötü insanlardan meydana gelmiş bir toplumdan daha tercih edilebilir bir durumdur."
Bazı geceler düşünüyorum. Bu acılı ve çok zor günleri nasıl atlatacağız? Sabahın gerçekten bir sahibi var mı? Var mı?
Reklam
Aidiyet duygusunun matah bir şey olduğunu sanıyorsanız aldanıyorsunuz. Bir kalabalığa, topluluğa, partiye, lidere tüm benliğinizle tapınırcasına bağlıysanız ve “benim aidiyet duygum çok yüksektir” diye ortalarda kasıla kasıla dolaşıyorsanız, aslında korkuyorsunuzdur. O kalabalıklardan ''şutlanma'', "aforoz edilme" korkusu sizi tir tir titretmektedir.
Onca acıya karşın boşuna icat etmek zorunda kalmamışız gülmeyi... Gülmeyi de unutursak, vay halimize...
İnsan, doğar doğmaz üzerine giydirilen çeşitli kodlarla örülü deli gömleğini yırtıp atmak, kendi olmak, kendini yabancı hissettiği bu yaşamdan sıyrılıp bambaşka bir dünyaya sığınmak istiyor...
Belki de her şey Nietzsche'nin üç kelimesinde gizliydi: "Hepimiz sadece kendimizleyiz..."
Reklam
"Linç en aşikâr medeniyet kaybıdır."
Ne yazık ki linç sıradanlaştı. Utanma çoktan unutuldu. Çocuklarımıza miras olarak nefreti mi bırakacağız? Durmak lazım...
Doymazlıklarımız bizi hangi aymazlıklara sürükledi? Daha çok, daha çok, daha çok...
Gazetecilik gerçek manasını yitirince, güvenirliği de itibarı da kalmadı. Haber, haberden bihaber, etikten bihaber, vicdandan bihaber insanların elinde oyuncak oldu. Birilerini memnun etmenin adı oldu gazetecilik.
Ne diyor Oğuz Atay abimiz: "Çok şey vardı anlatılacak. O yüzden sustum. Birini söylesem diğeri yarım kalacaktı. Sen duydun mu sustuklarımı?
55 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.