“… Meşe ağaçları yapraklarını döktü. Çam ağaçlarının kar kış umurunda değil. Annemin her gece ben uyumadan önce anlattığı kanadı kırık kuş ve çam ağacı masalımı hatırladım bugün, ormana bakıca. Küçük, yaralı bir kuşa kocaman gövdesinde yer vermeyen meşe ağacının cezası kışı çıplak geçirmekmiş. O masalı dinlerken, oh olsun meşe ağacına diye sevinirdim, her seferinde. Çam ağacı ise kuşa ev sahipliği yapmanın ödülünü fazlasıyla almış. Bir daha asla yaprakları dökülmemiş. Bütün meşe ağaçları senmişsin gibi geldi bir an. Bütün yaralı kuşlar da ben. Ama çam ağaçlarının yerine koyacak kimseyi bulamadım…”
Aşkın ne olduğunu biliyorsanız ve buna rağmen mutluysanız dünyanın en şanslı insanı olmalısınız. Ama o duyguyu hiç tatmadıysanız ve şu an mutluysanız umarım onunla hiç karşılaşmazsınız.
Acaba ben;farkında bile olmadan küçüçük de olsa bir umut taşıdığım için mi böyle perişan oluyorum?Bunun cevabını bilmiyorum. Umutsuzluk mu öldürür yoksa umut mu?Artık hiçbir şey bilmiyorum.
Aşkın ne olduğunu biliyorsanız ve buna rağmen mutluysanız dünyanın en şanslı insanı olmalısınız. Ama o duyguyu hiç tatmadıysanız ve şu an mutluysanız umarım onunla hiç karşılaşmazsınız.