Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Kirpiğiniz Yere Düşmesin

Kolektif

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Bu davaların hiçbirinde, ceplerde taşınan bıçaklar sürekli şiddete ve cinayetlerin tasarlanıp tasarlanmadığına dair şüphe oluşturmadı. Dava sürecini izleyen kadınlar ısrarla, erkeklerin "ani öfke" ile cinayet işledikleri hükmüne karşı çıktılar; davalarda cinayete götüren süreç yerine hayatlarını kaybeden kadınların sorgulandığunı, erkeklerin "hakaret etti", "beni terk etti", "beni terk edeceğini söyledi" şeklindeki ifadeleriyle sistematik erkek şiddetinin üstünün örtüldüğünü savundular. Bu davalarda erkeklerin cebinde bir, hatta bazen iki bıçak taşıması olağan görüldü, tasarlama srbebi (yani erkek şiddetinin sürekliliği) sayılmadı.
Sayfa 130Kitabı okudu
Başkaldıran, isyan eden kadınları görüyor musunuz?
Yüksek tavanlı aydınlık odalarda ya da çatlamış pencereli tek göz odalarda yaşanan şiddetin aynı olduğunu biliyoruz. Şiddet ister fiziksel ister ekonomik, cinsel ya da psikolojik olsun, biz kadınlar erkek şiddetinin her türlüsüyle mücadele etme yollarını kendimiz geliştiriyoruz. Türlü türlü savunma yöntemleri öğreniyor, canımıza tak ettiği noktada ise hayatlarımızı kontrol altında tutanlara karşı isyan ediyoruz. O yüzden şimdilerde, kadınların hayatlarına sahip çıkma hikayelerini daha çok duyar olduk. Yanı sıra kadın cinayetlerine ortak olmak istemedikleri için direnen, hayatlarını tehlikeye atan, suça katılmayı reddeden insanların da göstermiş oldukları dayanışmaya daha çok tanıklık etmeye başladık.
Reklam
Kadın cinayetleri bir günde ortaya çıkmıyor. Cinayetlere giden yolda kadınlar uzun yıllar sistematik erkek şiddetine maruz kalıyorlar. Erkek şiddetini izlemek, müdahil olmamak kadınları güçsüzleştirdiği gibi fail erkekleri de cesaretlendiriyor. Oysa şiddet, taciz ve tecavüze tanıklık edenlerin müdahalede bulunmaması suça ortak olmaktır. Yıllarca erkek şiddetine tanıklık edenler “aile içinde-karı koca arasında olur böyle şeyler” dedikçe daha fazla kadın öldürüldü. Müdahil olunmadıkça kadınlar kendilerini çaresiz hissetti, erkekler ise uyguladıkları şiddetin meşruiyetinden daha da emin oldu.
Bitti mi, bitmedi! Bu ülkede kadınlar, erkeklerin ve toplumun elinden çektiği kadar adaletin elinden de çekiyor. İki aylık bebeğini bırakıp ailesini ziyarete giden Seçil Müge öğretmeni hatırladınız mı? Bebeğini evlilik dışı şekilde bir polisten dünyaya getirmiş, herkesten gizleyerek büyütmeye çalışıyordu. İlkokul öğretmenliği yapabilecek akıl ve ruh sağlığındaki bu kadın niye vebeğini yalnız bırakıp on günlüğüne ailesinin yanına gitsin ki? Müge öğretmen bebeğini birisine emanet etmişti. Avukatı olayın yeterince soruşturulmadığını söylüyor. Kaldı ki adli tabip bebeğin yedi gün boyunca bakıldığını son üç gün terkedilerek, aç susuz bırakılarak öldüğünü doğruluyor. Sonuç: Anneye ağırlaştırılmış müebbet hapis. Peki polis baba ve annenin bebeğini emanet ettiği kişi nerede? Asıl suçlu onlar değil mi? Bebeğini emanet ederek giden genç anneye verilen bu ceza haksız ve yersiz değil mi? Kamuoyu burada yanıltılmış olmadı mı? Korunan polis baba ve bebeğin emanet edildiği kişi kim? Onları kim koruyor?
Sayfa 166 - GerçeklerKitabı okudu
Müdahil olmak linç etmeye dönüştüğünde şiddetin kaynağı olan “erkeklik” besleniyor ve yüceltiliyor. Kadınlar toplumsal olarak “korunmaya muhtaç” olarak kabul edildikleri için müdahil olmak erkekliği göstermenin bir tezahürü haline gelebiliyor. Halbuki müdahil olmak kadınlara yönelik şiddetin meşru olmadığını göstermek ve kadınlarla dayanışmak demek. Müdahale linçe dönüştüğünde, erkek şiddetini meşru kılan sistem kendini yeniden üretmeye devam ediyor.
Boşanmış,aileden kopmuş kadınların tek başlarına yaşamalarına yönelik bir sosyal politika esastan reddedildiği için şiddet yuvası olan ailelerde yaşamaya devam etmek zorunda kalıyor.
Reklam
İstanbul'da bir kadın, kocasının şiddetine karşı kendini savunmak için yumruk atıp adamı bıçakla tehdit editor. Adam ise kadını bıçakla yaralıyor. İstanbul 13. Asliye Ceza Mahkemesi kadına "eşe karşı basit yaralama" ve silahla tehdit" syçlarından, erkeğe ise yalnızca "eşe karşı basit yaralama" suçundan dava açıyor. Yani, mahkeme kadının attığı yumrukla erkeğin bıçaklamasını bir tutuyor. Mart'ta sona eren yargılama sanucunda adama 5 ay hapis cezası verilirken, kadın 2 yıl 3 ay hapis cezasına mahkum ediliyor.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.