Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kısa Galler Tarihi

Owen Edwards

Kısa Galler Tarihi Sözleri ve Alıntıları

Kısa Galler Tarihi sözleri ve alıntılarını, Kısa Galler Tarihi kitap alıntılarını, Kısa Galler Tarihi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
GALLER İNGİLTERE’DEN DAHA MEDENİYDİ
Galler birçok açıdan o dönemde İngiltere'den daha medeniydi. Yasaları daha sade ve daha az gelişmişti, bu kadarı doğruydu; ama birçok açıdan daha adil ve kesinlikle daha insancıldı. Toprağın halka ait olması ve en küçük oğlun en büyükle aynı şansa sahip olması daha iyi birer yasa değil miydi? Suç açısından, kefaret için bir fırsat verilmediği takdirde suçlunun merhametli bir infaza tabi tutulması daha iyi bir yasa değil miydi? John döneminde, yedi yaşında küçük bir çocuk olan Galli bir rehine, Güney Galler şefi olan babası isyan ettiği için Shrewsbury'de asıldı. I. Edward döneminde, zavallı David aynı şehrin sokaklarında atların kuyruklarında sürüklendi ve ölmek üzere olan adama yapılan işkenceler modern kulaklara tarif edilemeyecek kadar korkunçtu. Norman baron ne yaptıysa, Galli kiracısı da onu yapmayı öğrendi. Galler'de şiddetli kavgalar olmaya ve sık sık kan dökülmeye başlandı; sınırlarda bir esire acımasızca zulmedilir ya da savaş alanında her şey bittiğinde ölü bedenler -İngiltere'de Orta Çağ'ın en büyük devlet adamı olan Simon de Montfort'unki bile- çürür oldu.
EN BÜYÜK GALLİ: OWEN GLENDOWER
Galler tarihindeki tüm figürler arasında Owen Glendower en çarpıcı ve en rağbet gören şahsiyettir. Mezarının yeri bilinmemektedir, soyu ve ölüm tarihi ise tahminlerden ibarettir; en parlak yılları hakkında bile pek çok gizem vardır. Ancak görkemli kişiliği, bilgeliği ve idealleri ülkesinin hafızasında yer etti. Hayaletinin Valle Crucis'te hâlâ dolaştığı söylenir. Sahip olduğu ruh, halkını ileriye doğru yürüyüşünde geçmişteki herhangi bir kahramandan daha fazla takip etmiş gibi görünmektedir. Bunun nedeni siyasi idealleri değil, köylünün ve eğitimin savunucusu olmasıydı.
Reklam
BRİTANYA TARİHİNİN EN GÖRKEMLİ DÖNEMİ: TUDORLAR
Tudorlar -VII. Henry, oğlu VIII. Henry ve üç torunu VI. Edward, Mary ve Elizabeth- 1485'ten 1603'e kadar İngiltere'yi ve Galler'i yönettiler. Onların yönetiminde halk birlik içinde, yasalara saygılı, vatansever ve müreffeh bir yaşam sürdü. Tudor dönemi, büyük devlet adamları, büyük maceracıları ve büyük şairleriyle Britanya tarihinin en görkemli dönemi olarak kabul edilir.
GALLER KİLİSELERİ
Ancak tüm bu tartışmalar arasında kilise güç kazanıyordu. Her yerde kiliseler inşa ediliyordu. Bu kiliseler 700 yılına kadar kurucusunun adıyla anılıyordu. 700-1000 yılları arasında genellikle baş melek Mikail'e adanmıştı ki Galler'de birçok Llanvihangels vardır. 1000 yılından sonra ise yeni kiliseler İsa'nın Annesi Meryem'e adanmıştı ki birçok Llanvairs vardır.
Uzun yay, savaş alanında soyluyu ve köylüyü eşit hale getirdi. Bu devrim daha sonra barutla tamamlandı.
GALLER’İN İKİ DÖNEMİ
Tudorlar üst sınıfların İngilizce konuşmasını ve Galler yaşamına sırt çevirmelerini sağlamayı başarmışlardı. Köylü sınıfı bir başına kalmıştı: başlarda ne yapacağını bilmiyordu, ama kısa süre sonra ilhamını buldu. Galler'den geçerseniz her iki dönemin yaşamından da izler görebilirsiniz: eskinin yıkık kaleleri ve harabe manastırları; günümüzün taş ve maden ocakları, şehirleri ve limanları, kiliseleri ve şapelleri, okulları ve üniversiteleri.
Reklam
GALLİLER İNGİLİZ DİN REFORMUNA BİAT EDİYOR
Reform, Galler'deki yoksul sınıflara sadece millî ve dini duygularına hakaret etmedi, aynı zamanda maddi kayıplar da getirdi. Reform, sadece yeni Protestan ilkelerini benimsemiş İngiliz piskoposlarına ve kutsal emanetlere olan saygılarını yitirmiş ve yeni topraklar için arzu duyan Galli ve İngiliz toprak sahiplerine hitap ediyordu. Bu hareket, Gallilerin Tudorlara olan sadakatini ciddi bir şekilde sıkıntıya soktu, ancak yol gösterici olması için kralı izlemeyi öğrenmişlerdi ve sessizce acı çektiler. Meryem Ana memnuniyetle karşılandı ve Protestan inancı için hiçbir Galli kanı dökülmedi. Reform'a karşı pasif direniş, bir lider ortaya çıksaydı bir isyana dönüşebilirdi.
GALLER TUDOR HANEDANLIĞI’NDAN MEMNUN MUYDU?
Tudorların sonuncusu olan Elizabeth'in saltanatının sonuna gelindiğinde, Galler'in şunlardan memnun olduğu söylenebilirdi: 1. İngiltere ve Galler arasında nefret yoktu; Galli soylular karada ve denizde kraliçeye hizmet ediyorlardı ve halk Llywelyn zamanından beri olmadığı kadar mutlu ve hoşnuttu. 2. Köylülerin göreve çağrılabileceği, lordlar arasında savaş çıkma tehlikesi kalmadı. Ülkenin bazı bölgelerini istila eden haydutlar temizlendi. 3. Toprak kanunu sabitlendi. İngiliz usulüne göre toprağın en büyük oğula verilmesi kararlaştırıldı. Tüm topraklar bir toprak sahibinin mülkü haline geldi ve kimin toprak sahibi olup kimin olmadığına karar verildi. Galli özgür sınıf topraklarının sahibi sayıldı; eski ve mağlup olmuş bir ırkın torunları olan Galli serfler ise bazen toprak sahibi bazen de kiracı oldu. Hepsi de Bosworth'un Galli galibi VII. Henry'nin kendilerini özgür bıraktığını düşündü. 4. Tudorlar halklarına güvendi ve onları kendi kendilerini yönetmeye ve adaleti sağlamaya çağırdı. Toprak sahipleri yargıç, özgür sınıftan bireyler jüri üyesi olacaktı; kontluklar milis güçlere, kiliseler ise yoksullara bakacaktı.
NE YAPTIĞINI BİLEN ÖZGÜVENLİ BÜTÜNLÜK
Günümüzde Galler'in en çarpıcı özelliği, ne yaptığını bilen ve özgüvenli bir bütünlüğe sahip olmasıdır. Farklı şekillerde açıklansa da bu birliğin varlığı, herkes tarafından hissedilmektedir. Bu bütünlük ırkla açıklanamaz; çünkü orta batı ve kuzey İngiltere'nin muhtemelen bütün nüfusu aynı unsurlardan oluşmuştur. Dil ile de açıklanamaz; Galler halkının neredeyse yarısı Galce konuşmamaktadır. Bazıları bunu coğrafyanın ve iklimin amansız yasalarına, diğerleri ise tarihin kaderciliğine bağlamaktadır. Bazıları da anlamsızca modern futbola bağlamaktadır. Ancak Galler'i bilen hiç kimse bu durumdan habersiz değildir.
Sayfa 100Kitabı okudu
OWEN GLENDOWER’IN GALLER VİZYONU
Owen, hiçbir kalıcı gücün bir halk ayaklanmasına dayanamayacağını anlayabilecek kadar bilgeydi. İngiltere kralının deviremeyeceği bir hükümet kurmaya çalıştı. Aklında üç kurum vardı: komitelerin temsilcilerinden oluşan bir parlamentoda kendisinin hükümdar olduğu bağımsız bir Galler, başında St. David başpiskoposunun bulunduğu bağımsız bir Galler Kilisesi ve biri Kuzey Galler'de diğeri Güney Galler'de olmak üzere iki üniversite tarafından yönlendirilen bağımsız bir öğrenim ve uygarlık sistemi.
24 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.