Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kısa Rusya Tarihi

Abraham Ascher

Kısa Rusya Tarihi Gönderileri

Kısa Rusya Tarihi kitaplarını, Kısa Rusya Tarihi sözleri ve alıntılarını, Kısa Rusya Tarihi yazarlarını, Kısa Rusya Tarihi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
St. Petersburg
[...]Üç düşünce onu Neva nehrinin ağzına yakın Finlandiya Körfezi'nin başındaki bataklıklar üzerinde bir kent inşa etmeye yöneltmişti: deniz aşkı, gelecekte hatırlanma arzusu ve Kremlin'e ne olan nefreti.
36 yıllık saltanat döneminde Rusya genellikle Petro'nun kışkırtmasıyla savaş verdi. 1689'dan 1725'e kadar geçen dönemde ülke sadece 1 yıl ve 13 ay kadar barış içinde yaşadı. Bütün Rus halkının politik birliğini sağlamaya ve ülkenin güney ve batı sınırlarını düzenlemeye kararlı olan Petro, İsveç, Türkiye ve nihayet İran'la askeri çatışmalara girdi. Zaman zaman acı verici yenilgelere uğradı fakat güçler dengesi bakımından Rusya bu savaşlardan daha da güçlenerek çıktı.
Reklam
Modernleşme ve Batılılaşma değerli, hatta soylu bir vizyondu fakat Rusya için bir talihsizlik olarak, Petro insan doğasından pek anlamıyordu ve çoğu hiç kuşkusuz cahil ve batıl inançlı olan halkının hızlı bir değişime zor dışında herhangi bir yöntemle ikna edilebileceği aklının ucundan bile geçmiyordu. Sonunda, "Rusya'yı kamçıyla uygarlaştırma" girişimi başarısızlığa uğradı ve "iç dayanışmadan yoksun ülkeyi birleştirme"yi başaramadı. Bununla birlikte, ulusal anlamın onun inisiyatifiyle yerleştiğini belirtmek gerekir. Büyük Petro modern Rusya'nın temellerini atmıştır
Romanov Hanedanı
11 Temmuz 1613 günü Mihail, Usbenski Sobor'da resmen taç giydi. Böylece 300 yıl boyunca Rusya'yı yönetecek olan hanedanın saltanatı başlamış oldu.
[...]Kesin olan, İvan'ın ahlak dışı yönetimi nedeniyle değil, sıradan insanlar onu Muskovi'nin düşmanlarına karşı kentin savunucusu olarak gördükleri için kendi zamanında Groznıy -genellikle "müthiş" olarak tercüme edilir ancak "büyüleyici" anlamına da gelir- lakabını kazanmış olmasıdır.
Korkunç İvan aynı zamanda anlaşılması en zor hükümdarlardan biri, tarihçilerin farklı değerlendirmelerine konu olmuş bir adamdı. Bazıları onu, hayatta başlıca hedefi en temel içgücelerini tatmin etmek olan ve izlediği politikalarla sonunda devletin çökmesine yol açan çılgın bir sadist ve seks düşkünü olarak betimlemiştir. Diğerleri ise onu -işlediği suçları her zaman görmezden gelmeksizin- bencil soylulara diz çöktüren, devleti birleştirmekle kalmayıp aynı zamanda iktidar alanını genişleten kişisel bir otokrasinin kurucusu, yetenekli bir lider olarak övmüşlerdir.
Reklam
[...]Batı'da kilise kendi bağımsızlığını sağlamış ve zaman zaman hükümdarlık yetkilerine üstünlük iddiasını bulunmuştu; fakat Rusya'daki kilise dünyevi hükümdarların üstün iktidar iddiasını destekleme eğilimini gösterdi.
On üçüncü yüzyılın ortalarına kadar, ülkenin, o zaman bilinen ismiyle Rus'un ekonomik, sosyal ve politik kurumları, Orta ve Batı Avrupa'dakilerle bazı benzerlikler taşıyordu. Fakat iki yüz yıl süren yabancı hakimiyetin. başlangıcını belirleyen 1237 Moğol istilası Rus'un geç on ikinci yüzyılda başlayan Batı Avrupa'dan tecridini derinleştirdi ve kültürel eğilimlerini çeşitli biçimlerde etkiledi. Batı'dan kopan Rusya on altıncı yüzyıl Protestan Reformu'ndan, on yedinci yüzyıl bilimsel devriminden ve on sekizinci yüzyıl Aydınlanmasından; bireyciliği ve rasyonalizmi geliştiren bütün bu hareketlerden pek etkilenmedi.
"Napolyon bizim durduramayacağımız bir kasırga. Moskova onu içine çeken bir sünger olacak". Bu, Kutuzov'un düşünmeden aldığı bir karar değildi. Moskova'nın düşmesinin halk için bir aşağılanma olacağını ve bunalım yaratacağını biliyordu. Özel karargahına girdiğinde gözyaşlarına boğuldu fakat fikrini değiştirmeyecekti.
Napolyon tahttan indirildikten sonra Borodino'nun anlamını kabul etti: "Bütün savaşlarım içinde en dehşet verici olanı Moskova önlerinde yaşandı. Fransızlar zafer kazanmaya değer olduklarını, Ruslar ise yenilmez olarak anılmaya değer olduklarını gösterdiler."
Reklam
Fransızlar için en uğursuz belirti, toprak kaybetmesine rağmen Çar Aleksandr'ın barış talebinde bulunmamasıydı. Ancak Napolyon kovalamayı sürdürdü. Danışmanlarından birine, "Gerekirse," dedi, "meydan savaşı arayışıyla Moskova'ya, kutsal Moskova kentine kadar gideceğim". O aşamada Aleksandr teslim olmak zorunda kalacak, "çünkü bir başkentin bir düşman tarafından işgal edilmesi bir kadının onurunu kaybetmesine eşdeğerdir".
Çar Aleksandr ve Napolyon
Çar Aleksandr'ın St. Petersburg'daki Fransız büyükelçisi ve Napolyon'un yakınlarından birine söylediği şu sözleri temel alır: "Sizin Fransız cesur; fakat uzun süreli yoksunluklar ve elverişsiz iklim onu yıpratır ve cesaretini kırar. İklimimiz, bizim kışımız bizim safımızda savaşacak. İmparator sizinle birlikte gittiği her yerde tuhaf bir durumla karşılaşacak. Aynı anda her yerde olamaz, yıllarca Paris'ten uzak kalamaz."
Rusya neden işgal edilemedi?
Bir buçuk yüzyıldır Rus generallerin işgalciye karşı genellikle bir "İskit stratejisi" izlediğine, yani imparatorluk tebaasının işgalcinin ihtiyaçlarını karşılamayacağı düşüncesiyle bilerek düşmanı ülkenin harap olmuş iç bölgelerine doğru kasıtlı olarak çektiğine inanılıyordu.
24 Haziran 1812'de Napolyon kariyerinin en görkemli mücadelesini başlatarak, savaş ilan etme zahmetine katlanmadan büyük ordusunun başında Nieman nehrini geçip Rus topraklarına girdi. Düşmanlıklardan kaçınmak için umutsuz bir çaba gösteren Çar Aleksandr düşmanına geri çekilmesi için yalvardı fakat işgalciyi caydıramadı.
II Katerina ve Voltaire
Filozofları etkilemek için Katerina zaman zaman Rusya'daki koşullara ilişkin gerçekçi olmayan betimlemeler yaptı. Voltaire'e, halktan düşük vergiler aldığı için "ülkesinde tavuk yiyemeyen tek bir köylü olmadığını, ancak son zamanlarda köylünün hindiyi tavuğa tercih ettiğini" anlattı. Şöyle diyordu: "Hiçbir şeyin kıtlığı yok; insanlar zamanlarını şükran şarkılarıyla, dans ederek ve eğlenerek geçiriyorlar."
230 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.