“19.. yılının şubat ayında yumuşak huylu, meraklı yaratılışlı bir adam, Marigny Caddesi’ndeki küçük bir evde kızıyla, iyi huylu karısıyla, balkonu ve teleskopuyla, yağmur lastikleri, şemsiyesi ve evrak çantasıyla sakin bir hayat sürmekteydi. Dişçisi vardı, sigortası vardı, Credit Lyonnais’de bir hesabı, Auxerre’de bir bağı vardı...
Birdenbire, hiçbir uyarıda bulunmaksızın bu adam alınmış, kral yapılmıştı. Kral kanı taşımayanlarınız nereden bilebilir Reims’de kraliyet tacı başına konurken ona neler olduğunu? Paris acaba kralın gözüne de, amatör gökbilimcinin gözüne gözüktüğü gibi mi görünür? “Fransa” kelimesi bir kralın kulağına nasıl gelir? “Halk” sözü nasıl gelir kralın kulağına? “
Yaptığım bu alıntı kitabın küçük bir özeti gibi. Bizleri alıp bugün kral yapsalar, ne düşünürdük? Ne yapardık? Bu değişime ayak uydurabilir miydik?
Steinbeck, alışılmış üslubunun biraz dışına çıkmış bu kitapta. Akıcı, kara mizah barındıran, eleştiri seviyesi yüksek, üst düzey bir eser olmuş.
Okumanızı tavsiye ederim.
Keyifli okumalar.