Çocukluk dönemi baskı altında ve kısıtlanmış özgürlüklerle geçen kişiler, yaşadıkları ruhsal problemleri ancak ebeveyn olduklarinda hissetmeye başlarlar. Sıradanmış gibi görünse de bu sorunun kişinin farkındalığının artması veya eğitim seviyesinin yükselmesiyle çözülmesi pek de mümkün değildir. Çocukluk yıllarında başlayan duygusal problemleri çözmek; bilmek ve öğrenmekle değil, yaralanmış duyguların onarılmasıyla ve kaybedilen gerçek kendiliğin yeniden oluşturulmasıyla mümkün olur.
Çocuklarının davranışlarını düzeltmek için cezayı bir araç olarak kullanan yetişkinler bir süre sonra baskının dozunu artırdıklarını ve şiddet uyguladıklarını fark edemezler.
İnsanın iyi oluşu içinde bulunduğu durumun ona kendini iyi hissettirmesiyle ilgili değil, kendi içindeki iyilik halini sürdürebilme gücünü elde etmesiyle ilgilidir. İyi olmak için çevresine muhtaç hale gelmiş kişiler sürekli bir hayal kırıklığı yaşayacaklarını bilmelidirler. Kişinin iyilik hali kendi içinde gizlidir, bunu keşfetmek ise iyi olmanın başlangıcıdır.
Çocuk eğitiminde doğru bakış açısı, çocuğu kontrol altında tutmak, onu yönetmek değil, onun kendisini adım adım yönetmesine yardımcı olmaktır. Çocuğu yönetmek üzere sürekli denetçi bir rol üstlenen anne babalar bir süre sonra bunun imkansız olduğunu fark edeceklerdir. Bu fark edişe kadar geçen zaman, çocuk ile ebeveyn ilişkisini yıpratmakla kalacaktır.