Kızıma Atatürk'ü Anlatıyorum Sözleri ve Alıntıları
Kızıma Atatürk'ü Anlatıyorum sözleri ve alıntılarını, Kızıma Atatürk'ü Anlatıyorum kitap alıntılarını, Kızıma Atatürk'ü Anlatıyorum en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Almanya'da Hitler'in zulmünden kaçan öğretim üyelerinin büyük bir bölümü Türkiye'ye geldi. Oysa ki bu insanlar, ABD başta olmak üzere, bir sürü ülkeden davet edilmişlerdi. Bir otoriter rejimden kaçarken, bir başka otoriter rejimin hüküm sürdüğü bir ülkeye giderler miydi?"
'Size kumandanlarımızı takdim ediyorum,' diye başlamıştı konuşmasına. 'Onlar büyük bir zafer kazandılar. Fakat onların yaptıkları şey sadece sizlerin, ögretmenlerin önünü açmak içindir. Asıl zaferi sizler, ögretmenler cehalete karşı savaşta kazanmasıdır.
Daha ileriki yıllarda kendisine doğum günü sorulduğu zaman, Türk Devrimi'nin başlangıç noktası olan 19 Mayıs tarihinin, doğum günü olduğunu söylerdi. Bunu biz de kabul edebiliriz.
Latife Hanım Atatürk'e layık bir eşti. Atatürk'ten ayrıldıktan sonra, kendini unutturdu. O büyük insanın eşi olmuş olmanın sorumluluk ve bilinci içinde, kendi kabuğuna çekildi. İstanbul'un mütevazi bir semtinde; Fatih'te, yalnız başına bir ömür sürdü. Mezarı da Edirnekapı Şehitliği'ndedir.
"Almanya'dan gelen hocalardan biri, Prof. Hirsch 'Hitler'in başbakan olduğu ülkenin vatandaşı olmaktansa, Atatürk'in ülkesinin vatandaşı olurum,' demiş ve Alman vatandaşlığından çıkarak Türk vatandaşı olmak için başvurmuş. Tabii dilekçesi hemen kabul edilmiş.
O dönemde Almanya'dan gelen öğretim üyelerine, Türk ögretim 'üyelerinin iki katı maaş ödenirmiş. Tabii Prof. Hirsch de çift maaş alıyormuş. Ama Türk vatandaşı olarak ilk maaşını almaya gittiğinde, eski maaşının yarısını aldığını görmüş.
Doğru muhasebe müdürüne gitmiş. Kahveler söylenmiş, durumu anlatmış. Müdür, 'Yapılan işlem doğru hocam,' demiş. 'Siz artık Türk vatandaşı olduğunuz için, Türk hocalar ne maaş alıyorsa, o kadar maaş alacaksınız. Prof. Hirsch itiraz etmiş. 'Hiç öyle şey olur mu?' demiş, 'ben ona göre bir yaşam tarzı kurdum. Ev kirası, hizmetçiye ödediğim para vs. çok tutuyor. Bu maaşla geçinemem..."
Gülmüş muhasebe müdürü, 'Doğrusunuz hocam' demiş. 'Ama Türk olmak kolay değil…”
“Gelişen devrimler arasında da; hukuk alanında yapılan düzenlemeleri, eğitim alanında yapılan devrimleri ve toplumsal yaşamla ilgili devrimleri anlıyorum."
- Herhalde biraz da Lozan Barış Anlaşması'ndan söz edeceksin. Çünkü bu anlaşmayı çok önemsediğini biliyorum.
"Haklısın güzel kızım. Lozan Barış Anlaşması'nı çok önemsiyorum. Zira bu anlaşmanın müzakerelerinde ve sonuçlarında, Türki ye'nin 'kararlılığını' ve 'sarsılmaz iradesini' görüyorum.
Ayrıca unutma
‘Onlar büyük bir zafer kazandılar. Fakat onların yaptıkları şey sadece sizlerin, öğretmenlerin önünü açmak içindir. Asıl zaferi sizler, öğretmenler cehalete karşı savaşta kazanacaksınız.'
Bir akşam Ayşegül, "Babacığım" dedi, "bizler Atatürk'ü çok seviyoruz. Ülkemizi düş man işgalinden kurtarmış ve padişahlık yöneti mine son vererek Cumhuriyet'i ilan etmiş. Nasıl oluyorda, bazı insanlar Atatürk'ü sevmiyorlar? Böyleleri var mı?"
Bazı yazarlar, ulusal kurtuluş savaşımızın İngiltere'ye karşı değil, Yunanistan'a karşı yürütüldüğünü söylüyorlar. Doğru mu?
"Hiç doğru olur mu, yavrum? Bunu dile
getirenlerin amacı, bu savaşı ve sonunda kazanılan büyük zaferi gölgelemek. Akılları sıra böyle davranmakla, Atatürk'ü de küçük düşürmeye çabalıyorlar. Oysa ki kendilerini küçük düşürüyorlar. Böyle diyenlere şunu sormak gerek: Madem ki ulusal kurtuluş savaşımız Yunanlılara karşı yapılmıştı, o halde savaş sonrasında Mudanya'da mütareke görüşmeleri yapılırken, Yunan temsilcileri neredeydi? Türkiye Büyük Millet Meclisi ve ordularını temsil eden İsmet Paşa'nın karşısında sadece İngiliz, Fransız ve İtalyan temsilcileri vardı. Ayrıca, silah bırakışmasını imzalayanlar arasında da Yunanistan yoktu. Eğer salt Yunanlılarla savaşılmış olsaydı, sadece Yunanistan delegesi olması gerekmez miydi? Hadi bunu bir yana bırakalım; en azından, delegeler arasında Yunan delegesi bulunması gerekmez miydi?
Türkçe, Arap alfabesiyle yazılması çok zor bir dil. Çünkü sesli harfleri yok Arap alfabesinin. Kelimenin ne olduğunu, cümlenin gelişinden anlamak gerek. Oysa ki Latin alfabesi temeline dayanan Türk alfabesiyle, her şeyi yazmamız mümkün. Ayrıca Türk alfabesiyle okuma yazmayı öğrenmek çok kolay.
Tarihte hiçbir devlet kurucusu, devletinin kurulduğu günü çocuklara bayram olarak armağan etmemiştir. Gene aynı biçimde, kurduğu devleti 'gençliğe' armağan eden bir başka devlet bakanı yoktur.
Ayrıca unutma ki; Samsun'a ayak bastığı günü ise, 'Gençlik Bayramı' olarak kabul etmiştir."
'Gerek askerlik yaşamım, gerek siyasal yaşamımın tüm devirlerini ve aşamalarını oluşturan savaşımlarımda, sürekli temel ilkem, ulusal iradeye dayanarak, milletin ve vatanın gereksinimini duyduğu amaçlara yürümek olmuştur!..'