Kişisel kitap okuma defterimden: Kardeşinin girizgahta dediği gibi, Can Yılmaz abim değil, ama severim. Görüşsem görüşürüm. Kitaba da gelecek olursak, abimle oturup sohbet ediyormuşuz da, o sanki palavralar sıkıyormuş, arada hüzünleneyim diye abartıyormuş da ben de gerçekten yaşamış gibi ilgiyle dinliyormuşum, aralarda "vay ulan be" diyormuşum gibi. Öyle içten, öyle standart, öyle samimi, öyle klişe. Bazı öykülerinde gerçekten eğlendim, bazılarında gerçekten "vay ulan be" dedim, bazılarında ise tam eğleniyorken bir anda hüzünlendim ki en ilginçleri bu sonunculardı. Genel olarak beğendim hatta ilk birkaç öyküden sonra ikinci kitabını sipariş verdim. Bir de Can Yılmaz'ın hala daktilo veya F klavye kullanıp kullanmadığını merak ettim. Bir de bazı öyküleri daha önce Kafa dergisinde veya başka bir yerde okuduğuma neredeyse eminim ama kesin okudum diyemiyorum. Son olarak, çoğu hikaye çok güzeldi ama sonlara doğru 2-3 tanesinde biraz kendini tekrarlama sezdim, ya da fazlasıyla beyaz eşya esnafına maruz kalma hissine kapıldım.