Köktendincilik Nedir?

Domenico Losurdo

Köktendincilik Nedir? Posts

You can find Köktendincilik Nedir? books, Köktendincilik Nedir? quotes and quotes, Köktendincilik Nedir? authors, Köktendincilik Nedir? reviews and reviews on 1000Kitap.
Tonybee, 20. yüzyıl başlarındaki Amerikan köktendinciliğini anlatıyor:
“Anadili İngilizce olan Protestanlar arasında, kendini ‘seçilmiş halk’ olarak gören birtakım ‘köktendinciler’ vardı. Üstelik bunlar kendilerini birebir Eski Ahit’te geçen ‘seçilmiş halk’ olarak görüyorlardı. Bu ‘İngiliz İsraili’ kendinden emin bir şekilde kökenini 10 Kayıp Kabile’ye kadar dayandırıyordu.” Ama Batı da kendine aynı bu şekilde yaklaşmıyor mu? Amerika’nın keşfi/işgalinden bu yana tüm sömürgeci yayılma dönemi boyunca Batı ve özellikle de Püritenler kendilerini Eski Ahit’in seçilmiş halkıyla özdeşleştirmiş; Kızılderililere (ve diğer sömürge halklarına) ise, Tanrı’nın nurunun ve gerçek uygarlığın taşıyıcısı olan seçilmiş halka yer açmak için soykırıma uğraması gerektiği düşünülen Filistinlilere yapılan muameleyi yapmıştır
Düşüncenin sirkülasyonu tezi, dünya ölçeğinde düşünülmelidir ve sadece olumlu değil, olumsuz unsurlarıyla da birlikte. İslam bir cihat (dolayısıyla da fanatizm ve hoşgörüsüzlük) dini olarak görülüyor; oysa Muhammed cihat motifini Eski Ahit’ten devralır. Kutsal savaş ve Haçlı motifleri Batı’ya yabancı olmak bir yana, 20. yüzyılda dahi Wilson’dan Reagan’a ABD siyasetinde belirleyici bir rol oynamıştır.
Reklam
Eğer bireycilikten her bir bireyi cinsiyet ve ırkından bağımsız olarak devredilemez haklara sahip kabul etmeyi anlıyorsak, bunu sadece Batı tarihinin bir sonucu olarak göremeyiz.
Barbara Spinelli’ye (İtalyan Gazeteci)
Bir yandan bir tür siyahi İsrail’i savunan Afro-Amerikalı aktivistler şeytanlaştırılırken, diğer yandan İsrail kayıtsız şartsız nasıl övülebilirdi; bu ikisi nasıl yan yana gelebilirdi? Bir İslam milleti, özerk bir ulus devlet kurma iddiası gerçekçi olmaması nedeniyle eleştirilebilir (ve eleştirilmelidir); fakat bunu yaparken bu talebin nedenlerini de sorgulamak gerekir. 19. yüzyıl sonunda Yahudi cemaatlerindeki ayrılıkçı eğilimler ile Afro-Amerikan cemaatlerindekiler arasında karşılaştırmalı bir analiz yapmak yerine; Spinelli ilkini uygarlıkla, ikincisini ise barbarlıkla özdeşleştirir. Bu nedenle Spinelli, fanatizmi ve köktendinciliği hep tekil düşünür. Yahudi köktendinciliğinin kurbanı Filistinliler hakkında tek bir sözü yoktur.
(...) Amerikan köktendincilerine göre, Hristiyanlığın kökenlerinden ve Tarsuslu Paulus’tan Amerika’daki ilk kolonileri kuran atalara, bunlardan da Birleşik Devletler’in kurucu atalarına ve hem siyasal hem dinsel açıdan kutsal bir tarihe uzanan devasa bir süreklilik, bir silsile vardır. Aslına bakılırsa, İncil ile Amerikan Anayasası’nın içerdiği hakikat, bir ve aynıdır.
ABD'de kökten dincilik
“Birleşik Devletler anayasası, İncil ve Hristiyan inanışı üzerine kuruludur ve birine yapılan saldırı, ötekine de yapılmış sayılır”dı. Amerika’nın bu krizi aşabilmesi ve Hristiyan bir ulus ve bir uygarlık olarak kendi kökensel kimliğini geri kazanabilmesi için her okulda “bir bayrak ve bir İncil bulundurulması” şarttı. Bu etnikleştirme sürecinden ahlak da nasibini almıştır: Giderek yaygınlaşan sapıklıkları ve başıbozuklukları acımasızca yargılayan bir “Anglosakson ahlakı” ilan edilir. Dans, caz ve edepsiz kadın kıyafetleri, ahlaksızlığın daniskası olarak etiketlenir; kimi eyaletlerde, tahrik edici giyinmiş genç kız ve kadınların para cezasıyla cezalandırılması ya da tutuklanmasını öneren yasa teklifleri sunulur. İçki yasağı öngören kanunların geçirilmesinde köktendincilerin etkin rol oynadığı örnekler az değildir.
Reklam
Bir düşmana karşıtlıkla tanımlanan kimlik, geçmişe dönerek kendini mitsel bir köken üzerine inşa eder.
Sömürge ya da yarı-sömürge ülkelerde Batı kültürünü ve egemenliğini reddetmenin yol açtığı krizleri, genellikle naif bir güven ve acı bir hayal kırıklığı deneyimi izledi. Çin, bunun en iyi örneklerinden biridir. Yaklaşık 19. yüzyıl ortalarında Batı yanlısı egemen hanedana karşı uzlaşmaya yanaşmayacak derecede düşmanca bir ayaklanma, Taiping ayaklanması patlak verir. Konfüçyus düşüncesine son derece eleştirel yaklaşan ayaklanma, yüzünü Hristiyanlığın tektanrıcı düşüncesine ve ondaki “büyük barışın göksel imparatorluğu” mesiyanik motife döner yüzünü. Bu hareket, ksenofobik (yabancı düşmanı –çev.) olmaması bir yana, “hoşgörüsüz geleneksel kültüre” karşıdır ve tam da bu boyutu onun toplumsal tabanını sınırlar ve yenilmesine neden olur.
Köktendincilik ithamına uğramamış hiçbir kültür yoktur. Fakat, tekilden çoğula geçmek, bu olguyu tanımlamaya yetmez. Köktendincilik belli bir kültürün ya da belli bazı kültürlerin varoluş biçimi değildir; iki farklı kültürün karşılaşması ya da çatışmasında ortaya çıkan bir tepki biçimidir; kıskançlıkla sahip çıkılan ve dışa kapalı bir kimliğin tahkim edilmesi ve kurulmasıyla tanımlanan bir tepki biçimi. Köktendincilik için, bir kültürün başka bir kültürü reddetme/itme tepkisi ve her iki kültürü de “doğal durum” kabul etme eğilimidir denilebilir.
Köktendincilik, farklı kültürler arası karşılıklı ilişki ve etkileşimlerin buharlaştığı, durağan bir kimlik inşa etme eğilimiyle kendini dışa vurur. Belli bir kültürel gelenek, kompakt, dışa kapalı ve tüm diğer kültürlerle uzlaşmaz bir karşıtlık içinde görülür; böylece de etnik bir biçim kazanma tehlikesine sürüklenir. Köktendincilik, kültürü doğallaştırma eğilimindedir; üstelik bu, diğer kültürlerle uyumsuz ve neredeyse hareketsiz bir süreklilik içine sabitlenmiş bir doğadır. Düşünceler ve kurumlar, en başta, gerçek ya da sözde etnik kaynağından hareketle yargılanır.
145 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.