Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kadının Batı Serüveni 1

Kölebeylikten Derebeyliğe Tarih ve Kadın

Hüseyin Kılıç

Kölebeylikten Derebeyliğe Tarih ve Kadın Sözleri ve Alıntıları

Kölebeylikten Derebeyliğe Tarih ve Kadın sözleri ve alıntılarını, Kölebeylikten Derebeyliğe Tarih ve Kadın kitap alıntılarını, Kölebeylikten Derebeyliğe Tarih ve Kadın en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Grekler'de Aile ve Kadın
Aile, tekerklik (monarşi) ile yönetilir. Bütün ailenin bir başın egemenliği altında olması kaçınılmazdır. Bu baş, erkektir. Çünkü, erkek "daha yaratılıştan üstün, dişi ise ondan aşağıdır. Dolayısıyla bunlardan birincisi haklı olarak buyurur, ikincisi ise boyun eğer. Bu yasa, kaçınılmaz biçimde böyledir."(39)
Yeniçağ'da Aile ve Kadın
"Beni okuyup anlasalardı, doğrusu kendilerinden korkum olacaktı; fakat zalimler hiç okumazlar."(149) *Marki Cesare Beccaria
Sayfa 252Kitabı okudu
Reklam
Roma'da Aile ve Kadın
Ve bütün bunlar "o dönemde yaşayan herkese, üstelik kölelerin kendilerine bile doğal geliyordu. Aristoteles bile insanların değer sırasını Erkek, Kadın ve Köle olarak saptamıştı."(40) Nitekim Roma'da insan özgür ya da köle diye doğar ve dünyaya geldiği değişmezlik içinde ölürdü. Özgür birilerinin köle, kölelerin de özgür ölmesi bir ayrıcalıktı.
Yeniçağ'da Aile ve Kadın
"Öldürmek, hırsızlığı cezalandırmak için çok ağır, önlemek içinse çok hafif bir cezadır. Her çalan ölümü hakketmedikten başka, açlıktan ölmemek için çalan adama en korkunç işkenceleri de yapsanız, o gene çalar. Bu konuda İngiltere'nin ve daha birçok memleketin türesi, öğrencileri yetiştirecek yerde döven kötü öğretmenlere benzerler. Toplum, her insana eşit bir güvenik sağlayamadığı sürece, çaldığı için insanları öldürmek doğru değildir."
Sayfa 255Kitabı okudu
Grekler'de Aile ve Kadın
Kadından istenen başlıca şey, kesin olarak boyun eğmek ve susmaktır. Devinimsiz, önemsiz ve uysal gözükmektir. "Susmak, kadının şanındandır. Eğer bir kadın, konuşmalarını iyi bir insandan bile daha çok baskı altına alamıyorsa, geveze sayılır."(41)
Yeniçağ'da Aile ve Kadın
1789 Fransız Devrimi'ni Yüksek ve Orta derecedeki kentsoylular yönetecek, bu işten de kazançlı çıkanlar gene onlar olacaktı. Ama, Devrim'den önce, egemen kentsoylularla zanaatçılar aynı teraziyle tartılıyor ve her iki kümeye de Halk adı veriliyordu. Emmanuel Joseph Sieyes, "Halk Nedir?" adlı yapıtında, "Halk, bir kolu hâlâ zincire vurulmuş güçlü ve gürbüz bir insandır. Halk, bir bütündür ama eli kolu bağlı, ezinç gören bir bütün. Ötekiler çekilip gidince, her şey daha iyi yürüyecektir. Halk, ulusa ilişkin her şeyi kendisinde toplamaktadır. Halk olmayan hiçbir şeye ulustandır diye bakılamaz"(110) biçiminde yazıyordu.
Sayfa 238Kitabı okudu
Reklam
Yeniçağ'da Aile ve Kadın
Thomas More'un yazdığı sıralarda, İngiliz emekçilerinin durumu gerçekten de çok kötü olmuştu. Ekilebilir topraklar sürüler için otlak durumuna getirilmiş, iyi yün elde edilen yerlerde, yürekleri kazanç sevgisiyle coşan soylular bir karış toprak bırakmamışlardı. İşlenebilir toprakların böylesine azalması fiyatları da artırmıştı. Ülkenin tüm varlığı birkaç ailenin elinde toplanmış, dağlar eşkiya ile dolarken, kentlerde de işsizlik ve yoksulluk alıp yürümüştü. Bu acıklı durum karşısında, More, şöyle haykırıyordu: "Varsılların cimri bencilliğini frenleyin! Sömürme, tekel kurma hakkını alın ellerinden. Aylak insan bırakmayın ülkede. Malın mülkün kişisel bir hak olduğu, her şeyin parayla ölçüldüğü yerde toplumsal adalet ve erinç hiçbir sürez gerçekleşemez. Ama siz, aslan payını kötülere bırakan bir toplumda doğru bir yan bulursanız, büyük çoğunluk yoksulluk içinde kıvranırken doymak bilmez bir avuç insana memleketin bütün varsıllıklarını sömürten bir erkyurt mutlu olabilir derseniz, o başka!..
Sayfa 255Kitabı okudu
Roma'da Aile ve Kadın
Kısaca dendikte, Roma'da kadın; yani ak renkli, yani beli kemerli, yani uzun Stoa'lar içindeki Pyrrha ananın bu güzel dişileri, kesin olarak erkeklerin koruyuculuğu ve buyruğu altındadırlar. "Evlat bile edinemezler. Üstelik, öz çocukları bile onların egemenliği altında değildir. Soy zinciri ise ananın değil, babanın ailesini izler."(14) Yasal olarak hiçbir hakkı yoktur. Tıpkı "aile evladı gibi, o da kişisel mal sahibi olamaz."(15) Hep edilgen olması, başeğmesi istenir. Çocuk yapması, hizmet etmesi, "kocacığım, soğuk almayasın diye sana, yumuşak, ısıtıcı bir palto, güzel kışlık bir hırka yapacağım"(16) demesi beklenir. Böyle demeyeni, başını dik tutanı, hiçbir erkeğe boyun eğmeyip onun ak peltesini içine kusmasına izin vermeyeni ise, İnvicta önadıyla nitelenir, aşağılanır.(17) Bütün bunlara karşın, gene de kadının aile ve toplum içindeki yeri; sözgelişi bir İsrail kadınınkinden, bir Yunan kadınınkinden çok daha üstündü. Hiç değilse eve kapatılmış, ayakları kötürüm duruma getirilmiş değildi. Müsamerelere, eğlence yerlerine, toplantılara rahatça gider, kocasının bütün yaşamını paylaşır, hemen her yerde tinsel bir saygı görür, onurunu yaralayacak işlemlerle pek karşılaşmazdı. (18)
Yeniçağ'da Aile ve Kadın
"En yüksek iyi için var sayılması gereken doğanın en üst nedeni, anlama yetisi ve isteme aracılığıyla doğanın nedeni olan bir varlık, yani Tanrı'dır"(52) görüşünü pay laşan Calvin, şöyle diyordu: "Kendi kendimizin sahibi değiliz. Bunun için niyetlerimizde ve davranışlarımızda ne usumuzun ne de istencimizin bir işpayı olmak gerekir. Bizim için elverişli olabilecek şeyin ne olduğunu aramayı kendimize bir amaç olarak koymayalım. Tanrı'nın kılavuzluğunu kabul etmek biricik kurtuluş umudumuzdur."(53)
Sayfa 222Kitabı okudu
Ortaçağ'da Aile ve Kadın
Eflatun'un, Eros'u konu alan Symposion adlı yapıtında söylediğine göre, "herkes bilir ki, sevgi Aphrodi etten ayrılmaz. Ama bir değil iki Aphrodite vardır. Bunlardan biri, yani en eskisi, göksel Aphrodite'tir. Daha sonra gelen bir başkası ise, Zeus'la Dione'nin kızı olan, ortamalı Aphrodite'tir. Buna bağlanan insanın, kendisi de orta malıdır. Böyle bir sevgi, ruhtan çok bedeni seven, aşağılık bir sevgidir."(55) Bu tür bir sevginin, neden aşağılık bir sevgi olduğunu ve niçin gerçek sevgi sayılamayacağını, Eflatun, genel düşüncelerini sergilediği Birinci Alkibiades adlı yapıtında şöyle dile getirir: "Alkibiades'in bedenini seven kimse, Alkibiades'i değil, ona ilişkin birşeyi seviyor. Bedenin solunca, o senden uzaklaşacaktır. Seni gerçekten seven ise, senin ruhunu sevendir." (56)
Sayfa 154Kitabı okudu
Reklam
Yeniçağ'da Aile ve Kadın
Mülkün tekelde olduğu bir erkyurtta, eşitlik kurulamaz. Varsılın mutluluğuna ermek, daha çok yoksulun hakkıdır. Mülk sahiplerini ortadan kaldırmak memleketin varsıllığını eşitçe, doğrulukla dağıtabilmenin ve insanlığı mutluluğa kavuşturmanın biricik yoludur. Mülkiyet hakkı toplumsal yapının temeli oldukça en kalabalık ve en işe yarar sınıf yoksulluk, açlık, umutsuzluk içinde yaşayacaktır."(155) Haksızlıklar karşısında böylesine coşan Thomas More, İncil'in "öldürmeyeceksin" buyruğuna da XVI. yüzyıl İngilteresine uygun bir yorum getirmekteydi: Tanrı'nın yasak ettiği, özel bir kişinin başkasını öldürmesidir. Yasaları uygulayan yargıçın öldürmesini değil."
Sayfa 256Kitabı okudu
Yeniçağ'da Aile ve Kadın
Köklü bir hümanist ekinç ve anlayışıyla yetişen ve İncil'deki "vahiy" yerine içe doğan Tanrı sesini koyan Anabaptist Münzer; "asıl canlı ve yaşayan vahiy, bütün halklarda her sürez var olmuş ve bugün de var olan us vahiyidir. Usun karşısına Kutsal Kitabı çıkarmak, usu yazı ile öldürmek demektir. Kutsal Ruh denilen şey, usun ta kendisidir. Onun içindir ki, Hristiyan olmayanlar da kutsal inanç sahibi olabilirler. Bu kutsal inanç ve canlı, yaşar duruma gelmiş bu us sayesinde, insan tanrısallaşır. Onun içindir ki, Cennet, öbür dünyada olan birşey değildir. Onu, kendi yaşamımızda aramalıyız. İnsanların kötü içgüdülerinden ve açgözlülüklerinden başka da Şeytan yoktur."
Sayfa 234Kitabı okudu
Grekler'de Aile ve Kadın
Gerekli doğum denetimi yapılmazsa, nüfus varlık payına göre daha çok artacağından, yoksulların yapacakları Devrim'e engel olunamayacaktır.(45)
Grekler'de Aile ve Kadın
Grek düşünürleri eşcinselliği yalnızca olumlu karşıla makla kalmıyor fakat bu tür ilişkilerden gurur da duyuyorlardı. Çünkü onlara göre, asıl doyum kaynağı ve üstün olan kadın değil, erkekti.(34)
Grekler'de Aile ve Kadın
Yalnız Eflatun'da değil; kadının erkek bölgelerine uzanamazlığını savunan Aristoteles, genç erkekleri kadınlara yeğleyen Sophokles, seksi bilincin zevk tarafından yenilgiye uğratılması biçiminde algılayan ve cinselliği onaylamayan Demokritos, öğrencileri için bekar ve ortak bir yaşamayı öngören Pythagoras, birleşmenin karşılıklı gönüllülüğe dayanması gerektiğini vurgulayan Sinoplu Diogen'e kadar hemen tüm Helen düşünürlerinde evliliğin tek amacı çocuktur.
20 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.