Kısaca dendikte, Roma'da kadın; yani ak renkli, yani beli kemerli, yani uzun Stoa'lar içindeki Pyrrha ananın bu güzel dişileri, kesin olarak erkeklerin koruyuculuğu ve buyruğu altındadırlar. "Evlat bile edinemezler. Üstelik, öz çocukları bile onların egemenliği altında değildir. Soy zinciri ise ananın değil, babanın ailesini izler."(14) Yasal olarak hiçbir hakkı yoktur. Tıpkı "aile evladı gibi, o da kişisel mal sahibi olamaz."(15)
Hep edilgen olması, başeğmesi istenir. Çocuk yapması, hizmet etmesi, "kocacığım, soğuk almayasın diye sana, yumuşak, ısıtıcı bir palto, güzel kışlık bir hırka yapacağım"(16) demesi beklenir. Böyle demeyeni, başını dik tutanı, hiçbir erkeğe boyun eğmeyip onun ak peltesini içine kusmasına izin vermeyeni ise, İnvicta önadıyla nitelenir, aşağılanır.(17)
Bütün bunlara karşın, gene de kadının aile ve toplum içindeki yeri; sözgelişi bir İsrail kadınınkinden, bir Yunan kadınınkinden çok daha üstündü. Hiç değilse eve kapatılmış, ayakları kötürüm duruma getirilmiş değildi. Müsamerelere, eğlence yerlerine, toplantılara rahatça gider, kocasının bütün yaşamını paylaşır, hemen her yerde tinsel bir saygı görür, onurunu yaralayacak işlemlerle pek karşılaşmazdı. (18)