Kör Baykuş
Sadık Hidayet
Comments and Reviews
İLK OKUMA: 29 Ekim 2016
İKİNCİ OKUMA: 3 Mart 2018
Sevgili 
NigRa 'nın başlattığı 
Sadık Hidayet etkinliğine ismimi yazdırdığımda kafamda beliren ilk düşünce 'Nasıl olsa Kör Baykuş'u okudum, bu vesileyle başka bir eserini daha okurum' şeklindeydi. Ancak daha sonra Kör Baykuş'un tek bir okumayla rafa
Efrasiyab’ın kulakları çınlasın
Modern İran Edebiyatının kurucularından olan Sadık Hidayet ve kendisinin kült eseri 
Kör Baykuş uzun zamandır okumak istediğim kitaplar arasındaydı. Dünya edebiyatından değişik tarzda kitaplar okumak sanki o ülkeleri ve insanlarını biraz daha yakından tanımak gibi bir his uyandırıyor insanda. Hüzünlü bir hayat hikayesi olan yazar tarzı ve eseriyle çokça 
Puslu Kıtalar Atlası nı ve sevgili Efrasiyab’ı hatırlattı bana. Bu dünyanın normal insan gibi düşünerek çok da çekilir bir yer olmadığına dair günlük hayatımızda da bir çok sözler ve tanımlar fazlasıyla mevcut olduğu gibi kitapta bunun canlı bir örneği diyebilirim. Okumak isteyen herkese şimdiden iyi okumalar.
“KÖR BAYKUŞ…”
Çok bilinen, hakkında fazlasıyla yazılan bir eser. Okumakta biraz geç kaldığımın farkındayım, ama başyapıt diye bir şey varsa o da Kör Baykuş’tur.
Modern İran Edebiyatından farklı bir kitap.
Sadık Hidayet ile tanışmam bu kitap sayesinde oldu. Biyografisinden ve kitaptan anladığım üzere, yazar hayatı boyunca kendini bir yere ait hissetmemiş. Hayatı
Ben ne okudum?
Ben ne okudum?
Sâdık Hidâyet'in hayat hikâyesini mi?
Böyle bir hayat, böyle bir delilik, böyle bir aşk, böyle bir kahpe, böyle bir insan var olmuş olabilir mi? Kendi gölgesinden korkar mı insan?
Ben ne okudum?
Bir kahpeye aşkından dolayı delirip kendi gölgesinden korkan ve etiyle kemiğiyle bu hayattan bezmiş bir adamın kağıda boşalmasını mı?
Bedenini zehirli bir sarmaşık gibi saran ve günden güne ruhunu söküp alan bir kadına kim aşık olabilir?
Sâdık Hidâyet mi? Kör Baykuş mu?
Okuduğumdan emin olduğum şey ise ;
Kendini tanımadan öleceğinden korkup tüm düşüncelerini, deliliklerini, yakarışlarını, acılarını bir yere kusan adamın hikâyesi... Evet bunu okudum ben.
Bir acı ve bir yokoluş hikayesi neden bana bu kadar zevk verdi?
Biraz zihnimi zorlayarak buldum cevabı galiba; Çünkü zaten bir ölüydü neden direniyordu ki yaşamaya? Onun hayatında yaşamaya değer hiçbir şey yoktu en büyük kurtuluşu yok olmaktı...
Neyse Sadık Hidayet'in de dediği gibi;
"Dünyada susmaktan daha iyi bir şey yoktur."
Kısa ama bir o kadarda vurucu bir roman.
Bakalım ne kadar sürede zihnimde raks edecek bu bahtsız ve çarpıcı hayat...
Not: "Kahpe" kelimesi romanda geçtiği için ben de bunu kullandım