"Olsun" dedi kız buruk tutumuyla. İçini rahatlatmak istercesine, yumuşacık, şefkat kokan sesiyle devam etti: "Yine de olmazsa üzülme... Çok kafana takma! Boşver! Ben sana güneşin kızılıyla, sarısının raks eden rengini anlatırım. Ayın şavkı denize düşünce, yakamozların pırlanta gibi parladığını... Kış gününde, gökten döne döne inen naif kar tanelerin, birbirine benzemeyen şeklini tarif ederim... Sen yeter ki üzülme... Ben sana bir ömür, her şeyi bıkmadan, usanmadan, kafanı şişirerek anlatırım. Gören gözün, yaslandığın elinin değdiği bastonun olurum... Ben senin her şeyin olurum."