Korku Hakkında

Korku konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.

Hakkında

Korku, genel olarak gerçek bir tehlike ya da tehlike ihtimali karşısında insan düşüncesinin uyandırdığı derin kaygı duygusu olarak tanımlanır. Bu kitapta, avukat eşi ve iki çocuğuyla rahat bir hayat süren saygın İrene Wagner’in gizli aşkı ve bunun yarattığı korku anlatılmıştır. Sekiz yıllık evliliğinden sıkılan bu kadın, burjuva dünyası çevresinden çıkarak kendini genç bir piyanistin kollarına atmıştır. Aslında sevmediği, en ufak bir duygu hissetmediği bir adamla kaçamak bir hayat yaşamak az da olsa İrine’nin hayatına hareketlilik katmıştır. Bu kaçamak esnasında bir gün, şantajcı bir kadın ansızın ortaya çıkar, İrine’yi gördüğünü eğer para vermezse her şeyi kocasına açıklamakla tehdit eder ve İrine parayı verir. İrene de korkusundan parayı verir ve piyanistle görüşmesini de keser. Her hafta para istemek için gelen kadın, İrine’nin korku sebebi olur. Ancak bu gizli ilişkinin bilinme korkusuyla hayatı alt üst olan ve yeni yaşamaya başladığı bütün güzellikleri kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalan kadın, müthiş bir korkunun pençesine düşer. Şantajcı kadın, en son İrine’nin yüzüğünü fidye olarak alır. Bu sırada kocası şüphelenerek İrine’yi itirafa zorlar. Ama İrine diretir söyleyemez. İrine, şantajcıya kaptırdığı yüzüğünü alamayacağını anlayınca intihara kalkışır. İşte o esnada kocası onu eczanede kolundan tutar. Sonunda kocasının ve sevdiği piyanistin ilgisini kaybeder. Bu eserde bir kadının hayatının bir kesitini ve aldatmasını konu edinen yazar, onun şantaj ile korku kapanına kısılmasını, zamanla boğulmasını ve kocasının merhamet ve tüm anlayışına rağmen işlediği günahları bir türlü itiraf edemeyişinden kaynaklanan korkunun zihinde yarattığı birikimleri ve ruhsal bunalımı ustalıkla analiz etmiştir. Az cümleyle çok şeyin nasıl anlatılabileceğinin de örneğini veren yazarın az sayfalı kitabı "Korku", bir çırpıda bitirilecek, ancak etkisi kısa sürmeyecek bir kitaptır. (Tanıtım Bülteninden)
Çevirmen:
Nisan Aygün
Nisan Aygün
Tahmini Okuma Süresi: 2 sa. 2 dk.Sayfa Sayısı: 72Basım Tarihi: 1 Ocak 2018İlk Yayın Tarihi: 1910Yayınevi: Kaldırım Yayınları
ISBN: 9786052032176Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 77.7
Erkek% 22.3
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Stefan Zweig
Stefan ZweigYazar · 187 kitap
Babası varlıklı bir sanayici olan Stefan Zweig, küçük yaşlardan itibaren kültür ve edebiyat alanında eğitim görmeye başladı. İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Latince ve Yunanca öğrendi. Viyana ve Berlin üniversitelerinde felsefe öğrenimi gördü. İlk şiirlerini lisedeyken, Hugo von Hofmannsthal'ın ve Rainer Maria Rilke'nin eserlerinin etkisiyle yazdı. 1901'den sonra Fransızca yazan Paul Verlaine ve Baudelaire'in şiirlerini Almanca'ya çevirdi. 1907-1909 yılları arasında Seylan, Gwaliar, Kalküta, Benores, Rangun ve Kuzey Hindistan'ı gezdi, bunu, 1911'deki New York, Kanada, Panama, Küba ve Porto Riko'yu kapsayan Amerika yolculuğu izledi. 1914 yılında Belçika'ya Émile Verhaeren'in yanına gitti. I. Dünya Savaşı'nda (1914-1917) gönüllü olarak Viyana'da savaş karargâhında "Savaş Arşivi"nde memur olarak çalıştı. Savaştan sonra Avusturya'ya dönerek Salzburg'a yerleşti. 1920 yılında, Frederike Von Winternit ile evlendi. Stefan Zweig Salzburg'da yaklaşık 20 yıl yaşadı. Kapuzinerberg'in yamacındaki villasında geçirdiği yıllar, Zweig'ın en verimli yıllarıdır. Kapuziner yokuşu, 5 numaradaki villayı, Friderike ile evli olduğu yıllarda satın aldı. Salzburg'da geçirdiği yıllar Zweig'ı edebiyatta doruğa tırmandırdı, en güzel eserlerini, kente ve Salzach’a yukardan bakan iki katlı, ağaçlar arasına gizlenmiş villada yazdı. Kısa sürede ünlü insanlarla dostluk kurdu, onları sık sık Salzburg'da konuk etti. Romain Rolland, Thomas Mann, H.G. Wells, Hugo von Hofmannstahl, James Joyce, Franz Werfel, Paul Valery, Arthur Schnitzler, Ravel, Toscanini ve Richard Strauss, Zweig'in konuğu oldu. Salzburg'da geçen yıllarında Zweig, Avrupa'nın düşünsel birliği için ağırlığını koydu; makaleleriyle ve konferanslarıyla aşırılıklara karşı uyarılarda bulundu; diplomatik çevrelere, akıl ve sabır çağrısı yaptı. 1927'de Almanya'nın Münih şehrinde "Duygu Karmaşası", "Yıldızın Parladığı Anlar" ve "Tarihsel Baş Minyatür" adlı kitapları yayımlandı, yine 1927'nin 20 Şubat tarihinde "Rilke'ye Veda" başlıklı konuşmasını yaptı. 1928'de Leo Tolstoy'un 100. Doğum Yıldönümü Kutlamaları'na katılmak üzere, Sovyetler Birliği'ne gitti. 1933'de, Nazilerin yakmaya başladıkları kitaplar arasında Yahudi kökenli Zweig'ın eserleri de yer alıyordu. 1934'te Gestapo'nun villasını basıp, silah araması üzerine Zweig ülkesini terk etmek zorunda kaldı ve İngiltere'ye, Londra'ya yerleşti. Ancak, kendini burada da rahat hissedemedi ve taşındı. Zweig, 1937'de ilk karısı Frederike'den ayrıldı ve bir yıl sonra Portekiz'e yanında Lotte Altman adında bir kadınla gitti. O sıralarda Avusturya, Alman Reich'ına katılmıştı ve Zweig da İngiliz vatandaşlığına geçmek için müracaat etti. 1939'da "Kalbin Sabırsızlığı" adlı romanı yayımlandı ve Zweig da, Portekiz seyahatine birlikte çıktığı Lotte Altman ile evlendi. 1940'ta İngiliz tabiiyetine girdi, II. Dünya Savaşı sırasında New York'a, Arjantin'e, Paraguay'a ve Brezilya'ya gitti. Zweig konferanslar için gittiği Brezilya'ya yerleşmeye karar verdi. Orada ünlü "Bir Satranç Öyküsü"nü kaleme aldı. Stefan Zweig, 1941'de Montaigne üzerine çalışmaya başladı ve "Dünün Dünyası - Avrupa Anıları" adlı otobiyografisini kaleme aldı. "Dünün Dünyası" kitabı, 1900’lerin başında gençliğini yaşamış bir yazarın yaşadığı dünyanın asla eskisi gibi olmayacağını farkettiğinde eski günlere düzdüğü bir övgüdür. Avrupa’nın içine düştüğü durumdan duyduğu üzüntü ve yaşamındaki düş kırıklıkları nedeniyle 22 Şubat 1942'de Rio de Janeiro'da, karısı Lotte ile birlikte intihar etti. Buna Hitler’in dünya düzenini kalıcı sanmasının verdiği karamsarlığın yanı sıra, kendi dünyasının asla bir daha varolmayacağı düşüncesi neden oldu. Üretken bir yazar olan Zweig, birçok konuda denemeler yaptı. Lirik şiirler yazdı, trajedi ve dram türünde sahne eserleri denedi, özellikle biyografi alanında önemli eserler ortaya koydu. Freud ve psikolojiye olan ilgisi onu bu alana yöneltti. Biyografi alanındaki çalışmaları, dönemin birçok ünlü kişisinin hayatlarını gözler önüne serdi. Üç Büyük Usta: Balzac, Dickens, Dostoyevski; Kendi İçindeki Şeytanla Savaşanlar: Hölderlin, Kleist, Nietzsche; Romain Rolland; Marie Antoinette; Magellan, Stendhal, Erasmus, Fouche eserleri bu biyografilerden birkaçıdır.