Niçin kadınlara değer verirmiş gibi yasalar yapıyor, konuşuyor ama bunu davranışlarımızla hayata geçiremiyoruz? Niçin çevreye önem veriyormuş gibi yasalar yapıyor, konuşuyor ama davranışımızla sürekli tersini yapıyoruz? Yani temel neden, 'mış gibi'lik. 'Mış gibi'liğin sorun olarak var olduğunu kabul etsek ve gerçekten bir sorunun var olduğunu anlasak, o zaman, "Niçin bu sorun var?" diye rahat rahat konuşabiliriz.
"Bir insanın anavatanı çocukluğudur; çocukluğunu doya doya yaşayamamış bir insanın mutlu olması çok zordur. O nedenle, bir anne ve babanın en temel görevi çocuklarının çocukluğunu doya doya yaşamalarına olanak yaratmaktır."
Bir çocuk, bir köpekle ilk karşılaştığı zaman yanındaki bir büyük, "Köpek ısırır, ondan uzak dur," derse korkmayı, "Ne tatlı şey, gel sevelim," derse sevmeyi öğrenir. Ve çocuğun sevmeyi ya da korkmayı öğrenmesi için bir tek deneyim yeter.
"Haydi bugün alışveriş merkezine gidelim" diyen erkek henüz tanımadım. Kafama korum ne alacağımı, daha önce araştırmamı yaparım ve almak istediğim neyse, nerede bulursam alır, oradan ayrılırım. Bir kere, alışveriş merkezlerinde hava kirli, sürekli bir gürültü var, müzik sesi arkada, insan gürültüsü, yani insanın sinir sistemi sürekli bir bombardıman altında. Ama kitapçıda durum farklı; orada hafif müzik çalarken gezip kitaplara bakmak, incelemek hoşuma gidiyor, hiç yorucu olmuyor.