Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Romanın baş kahramanı olan Ahmet, annesinin ölümünün ardından derin bir kedere boğulur ve bundan böyle tek başına sürdürmek zorunda kaldığı hayatında yeni bir arayış içerisine girer. En yakın arkadaşı Emin’in de tetiklemesiyle, rahmetli annesiyle aralarının bozuk olmasına aldırış etmeden, anneannesinin –yani nam-ı diğer Büyükhanım’ın– Köşk’üne gitmeye karar verir. Yıllardır Köşk ile ilgili kulağına çalınan “şehvet uyandırıcı” hikâyelerin yanı sıra, bu yapı içerisinde yürütülen sıra dışı eğitim faaliyeti ile ilgili işittikleri de bir o kadar Ahmet’in aklını kurcalamaktadır. Büyükhanım’ın takınacağı tavır konusunda endişeye kapılmış olsalar da, büyük umutlarla vardıkları Köşk’e kabul edilir her ikisi de. Bundan sonraki hayatlarına doğrudan etki edecek olan Köşk’ün “daimi sakinleri”, onlar gibi Köşk’e kabul edilen genç “nefer”ler ve “Köşk’ün dışında” yer alan unsurlarla temas edip, böylece buranın hiyerarşik yapısı hakkında fikir edinmeye başlarlar. Çok geçmeden bu iki tutkulu genç de, hummalı bir aşkın etkisine kapılacaktır. Kudretin kaynağını temsil eden Büyükhanım; onun baş yardımcısı konumundaki Kapıcıbaşı ve Köşk’ün idari işlerinden sorumlu olan Bekçi’nin kendi hayat hikâyelerinin de devreye girmesiyle birlikte, Emin ve Ahmet’in hikâyeleri gitgide derinleşir ve bir noktadan sonra hayli ilginç bir hâl alır. Büyük bir merakla beklenen, içlerinde bir profesör ve emekli büyükelçinin de yer aldığı, Büyükhanım’ın hürmetli ahbapları tarafından yürütülen eğitim sürecinin başlamasıyla birlikte, Ahmet’in bilgiye duyduğu aşk depreşir ve aklı bulanmaya başlar; öyle ki, bu bilgi aşkının, yer yer sevdiği kadına –Demet’e­– beslediği soylu duyguların yerine bile geçtiği olur. Bu sırada Emin’in hayatına başka bir kadın girer. Ahmet’in, “bilgi ve âşık olunan kadın” arasında yaşadığı gelgitin aksine, birbirine zıt karakterlere sahip olan iki kadın arasında gider gelir Emin. Ahmet’in, her ne kadar sürecin başında, konukların paylaşımlarını sorgulamadan özümseme gibi bir eğilimi olsa da, sonradan yavaş yavaş sorgulama emareleri baş gösterir; tutar paylaşılan bilgileri sorgular, Büyükhanım’ı sorgular, hatta bir noktadan sonra Köşk’ü sorgulayıp ona başkaldırmaya bile kalkar! Bu fikrî başkaldırıda, oda arkadaşı Mustafa’nın da etkisi yadsınamaz elbette. Olaylar öyle bir noktaya evrilir ki, hiç hesapta yokken, eğitim sürecinin sonunda, iki karakterden biri büyük umutlar eşliğinde kapısına dayandığı Köşk’ü terk etmek zorunda kalacaktır. * “… Dinlerin doğuş sürecinin ardında da bu ihtiyaç yatmaz mı zaten? Teslimiyeti, aleyhimize kullanmayacağından kuşku duymadığımız “Tanrının” mağfiretine sığınmadık mı hepimiz? Huşu içinde birbirimize bakabildiğimizden değil midir bizim sevincimiz? Bu dünyadaki “Tanrımıza” bir türlü rastlayamadığımızdan değil midir bizim üzüntümüz?..” * “… Hatırlayanlarla unutanlar; ilerleyen zamanlarda öyle garip bir yerde yeniden buluşurlar ki, hatırlayanlar unutanları esir alır, parmağında oynatmaya kalkar, ilk rastlaşmalarında olduğu gibi öyle kolay sıvışmalarına müsaade etmez bu sefer…” * “… Tanrıya inanmayanlar iddialarını ispatlayamadıkları için Tanrıya inananlar her zaman haklıdır!..”
Yazar:
Erkan Muratoğlu
Erkan Muratoğlu
Tahmini Okuma Süresi: 13 sa. 22 dk.Sayfa Sayısı: 472Basım Tarihi: 2021Yayınevi: Kişisel Yayınlar
ISBN: 9786254098390Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Henüz kayıt yok
Reklam
100 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.