Onca arkadaş sohbetinin, sporun ve işin gücün arasında, gözlem yaptıkça, yaşamdan ders aldıkça ya da ilham geldikçe, bir defterin köşesine, yahut bir kağıttan bardak altlığına veya peçeteye ya da ufacık bir kağıt parçasına karalanan binlerce küçük söz önce bir deftere geçti, sonra bir köşede bekleyip iyice demlendi, çürüyenler zamana yenik düştü. Elde kalanlar, bu kez de onları yakalayan tarafından çeşitli vesilelerle birkaç kez daha elendi, damıtıldı, işlendi; bunlardan ancak ve ancak gün ışığı görmeye layık olan 1479 tanesi, yine yılların haddesinden geçen dizelerle birlikte iki ciltte toparlandı.
İki cilt deyince gözü korkan, zamanının koşuşturmacasına kanıp nefes almayı bile unutan, iş okumaya gelince birkaç sayfayı dahi gözümüzde büyüten, lokmalarımızı çiğnemeden yutan bizler için ufak ama önemli bir not: İçiniz karardığında, canınız sıkıldığında, yönünüzü kaybettiğinizi düşündüğünüzde ya da birazcık acıktığınızda aperatif olarak rastgele bir sözcük ya da bir dize okuyun yeter… Adı üzerinde "Küçük Sözler" bunlar zaten. Emin olun o bir dizelik lokmanın tadı damağınızda uzunca bir süre kalacak,onu hazmetmeniz uzun sürecek ancak sindirebilirseniz eğer,günlerce tok tutacak zihninizi. Dolayısıyla bu kitaplar okunup bitirilmek için değil - ama bir iki sözcüğü okuduktan sonra bitirmeden bir kenara bırakabileceğinizi de sanmam.Dahası, arada sırada tekrar tekrar okuyup yeni anlamlarını keşfedeceksiniz bu sözlerin. Bir başka deyişle, incir çekirdeği kadar minik sözler, ama her biri bir incir ağacı yeşertecek kudrette…
Bu kadar iddialı sözün üstüne birkaç "Küçük Söz" söylemek gerekirse, sizin için sayfaları rastgele çevirip seçtiğimiz birkaçsözü sunalım burada:
Ayarıyla oynadığın kantar,gün gelir,seni de yanlış tartar.
Susmak, bazen daha çok ses getirir!
Çaresi yoksa, hastalığını bilmemek ömrü uzatır.
Büyük balık yakalamışsan, oltayı gevşeteceksin.
