Küçük Tanrılar sözleri ve alıntılarını, Küçük Tanrılar kitap alıntılarını, Küçük Tanrılar en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Beynin onda dokuzunun kullanılmadığı, çok kişi tarafından bilinen bir gerçektir ve çok kişi tarafından bilinen çoğu gerçek gibi yanlıştır. En aptal Yaratıcı bile, insan kafasını, kilolarca gereksiz gri yumuşak madde taşıyacak şekilde yaratma zahmetine girmez; tabii amacı, örneğin keşfedilmemiş vadilerde yaşayan bazı uzak kabilelerde tatlı niyetine yenilmesi değilse. Beyin kullanılır. En önemli işlevlerinden biri de şudur: mucizevi olanı sıradan göstermek, olağandışıyı ise olağana dönüştürmek.
Sapkınlığın, kökü ve dalıyla ve hatta koluyla, bacağıyla, gözüyle ve diliyle birlikte sökülmesi gerektiğine; temiz bir sayfa açılmasının şart olduğuna inanılır. Sayfayı temizlemek için de genellikle kan kullanılır.
Tanrı korkusu olan bir ailede görüldüğünde utanç vericidir ama Brutha'nın yalnızca bir ninesi vardı ve o da İman Etmiş biriydi. Tanrı'ya, demirin metale inandığı gibi inanıyordu. Her rahibin, cemaatinde görmekten korktuğu cinsten bir kadındı; bütün ilahileri, bütün vaazları bilirdi. Om Kilisesi'nde kadınlara, minberin arkasındaki yerlerinde tamamen sessiz olmaları ve iyice örtünmeleri şartıyla ancak müsamaha gösteriliyordu (çünkü insan ırkının diğer yarısını gören erkek üyelerin, Nhumrod Birader'e gece gündüz musallat olan seslere benzer sesler duymalarından endişe ediliyordu). Oysa Brutha'nın ninesinin, kurşun levhaların ardından bile hissedilebilen bir kişiliği ve elmas uçlu matkap gücünde acı bir dindarlığı vardı.
Eğer bir erkek olarak doğsaydı, Omnianizm 8. Peygamber'ini beklenenden çok daha erken bulurdu. Fakat bu haliyle de işe yarıyordu: Tapınağın temizlenmesi, heykellerin silinmesi ve zina yaptığından şüphelenilen kadınların taşlanması işlerini dehşet verici bir verimlilikle organize ediyordu.
Varsayımsal Yılan Senesi'ydi ya da Abyss Peygamber'in Tebliği'nden iki yüz sene sonrası.
Bu da, 8. Peygamber'in gelişinin yakın olduğu anlamına geliyordu.
Büyük Tanrı Om Kilisesi bu açıdan güvenilirdi. Peygamberleri hep tam zamanında gelirdi. Onlara bakarak takviminizi bile ayarlayabilirdiniz. Tabii yeterince büyük bir takviminiz varsa.
Çoğu rahip, bir sesin onları rahipliğe çağırdığını hisseder, oysa duydukları asıl şey kendi iç seslerinin, “Açık havada çalışmak zorunda kalmayacaksın, ağır yük kaldırmayacaksın, baban gibi saban sürmekle de ilgilenmeyeceksin,” demesidir.
“Çılgın ve dengesiz fikirlerin, yayılmak ve tutunmak gibi huzursuz edici bir eğilimleri vardır.”
Fri'it'in, bunun doğru olduğunu itiraf etmesi gerekirdi. Büyük Tanrı Om'un tarifi imkânsız bilgeliği ve hükmü gibi doğru ve aşikâr fikirlerin pek çok insana son derece muğlak geldiğini, öyle ki hatalarını görmeleri için onları öldürmeniz gerekebildiğini; buna karşın tehlikeli, havai ve yanlış fikirlerin de bazı insanlara cazip geldiğini ve öyle ki -düşünceli düşünceli bir yara izini kaşıdı- onları da öldürmeniz gerektiğini ama açlıktan ölene kadar dağlarda saklanıp size taş attıklarını deneyimlerine dayanarak biliyordu. Bu tür insanlar neyin mantıklı olduğunu anlamaktansa ölmeyi tercih ederdi. Fri'it neyin mantıklı olduğunu daha küçük yaşta görmüştü: ölmemenin.