Küçük Umutlar hepimizin içinde savrulduğu 2013'ten beri yaşanılan çılgınlıkları romancı gözüyle anlatan bir roman. Yazarın kadın yazarlar ile ilgili çalışmalarından öğrendiklerinin de metnin yer yer sert olmasına katkısını görüyoruz. Tabii, hiçbir şey bu çılgınlıkları bire bir deneyimleyen bizlerin gerçekleri kadar sert olamaz. Ancak, romanı okurken şunu düşündüm. Bu ülkede öyle şeyler yaşandı ve yaşanıyor ki hayatın kendisi yazıldığında kurguda olsa yok artık diyeceğimiz şeyler bunlar.
Romanın özelinde konuşursak üstkurmaca çok başarılı kullanılmış. Hatta bir yerde romanın kahramanı kendi bölümünü kendi yazma seviyesine geliyor.
Tanpınar'ın Suat'ının tartışıldığı yerlerde de yeni sorgulamalar görüyoruz.
Bu roman bizi yaşadığımız gerçeklerin içine daldırıp daldırıp çıkartırken kurmaca bir eseri okumanın zevkinden de mahrum bırakmıyor .
Küçük Umutlar şaşırtıyor, şaşırtırken de keyifli bir okur serüveni yaşatıyor.
“Ey güzel Allahım, çalmayacaksın, öldürmeyeceksin buyruklarını verirken gel bizden biri ol; acı çekmek, herkes yaşamayı isterken ölmeyi istemek ne demek, gel bir de bizim gözümüzden gör."
"Değmiştir umarım okuduğuna."
"Haaa şu senin son kitabı diyorsun...Beğendim, çok inandırıcı geldi."
"Anladım.Bir romanın beğenilmesi için, yazarının gözaltına alınması şart yani?"
Laf da sokuşturuyordu.Romanı okumuş olmasının mükâfatı bu muydu?